Yazın en sıcak günlerini yaşıyoruz. Yetkililer belli saatlerde dışarı çıkmama adına uyarılarda bulunuyor. Bunaltıcı sıcaklardan dolayı klima, vantilatör olmadan evde oturamıyoruz. İmkanı olanlar tatil için serin yerlere kaçıyorlar . Tüm bu önlemler birkaç ay  süren sıcaklardan korunmak için... Peki ya cehennem sıcağından korunmak için ne yapıyoruz?

Müslüman her şeye hikmetle ve ibret nazarı ile bakar. Bu sıcaklar bize cehennemi hatırlatmalı. O cehennem ki peygamber efendimizin ifadesiyle dünyadaki ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından biridir. buyurmuş, ashab “Ya Resulallah dünyadaki bu ateş azap için yeterli olurdu!” diye karşılık verince de Allah Resulü: Cehennemde bu ateşin üzerine, her biri dünya ateşi sıcaklığında altmış dokuz kat daha ilave edilmiştir. buyurmuştur. ( Buhari) Böylece Efendimiz, dünya ateşine bile dayanamayan insanın bundan daha şiddetli olan cehennem ateşine hiç tahammül edemeyeceğini ifade etmiştir. Bir defasında güneş tutulması sırasında namaz kıldırdıktan sonra ashabına “Bana cehennem gösterildi. Bugünkü kadar kötü ve dehşet verici bir manzarayı ömrümde görmedim!” buyurmuştur. (Buhari) Peygamberimizin ifade buyurduğuna göre, azap itibariyle en hafif azap göreni ateşten iki ayakkabı giyer, ayakkabılarının hararetinden beyni kaynar.( Müslim)  Kimi zaman bu tür anlatımlarla cehennemin ne kadar kötü bir varış yeri olduğu zihinlere iyice yerleştirilmek istenmiş ve insanların atacakları her adımda bu kötü sonu hesaba katmaları hedeflenmiştir.

Cehennem ehline, azaplarına denk şekilde açlık sıkıntısı verilir. Bunun üzerine onlar yardım isterler. Kendilerine açlığı gidermeyen ve besleyici de olmayan dikenli, pis kokulu, acı bir bitki (darî') verilir. ( Gaşiye 6-7)Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecek ikram edilir.(Müzzemmil 13) Sonra dünyada iken böyle boğaza takılan lokmaları su ile geçirdiklerini hatırlarlar ve hemen su isterler. Kendilerine demir çengelli kaynar sular verilir. Erimiş maden kadar sıcak olan bu içecekler, yüzlerine yaklaştırılınca yüzlerini yakıp kavurur, midelerine inince de içlerinde olan her şeyi paramparça eder. (Muhammed 15)Diğer bir yiyecekleri de cehennemin dibinden çıkan ve tomurcukları şeytanların başı gibi olan zakkum ağacıdır. Azabın bir parçası olan bu yiyeceğin tadı o kadar kötüdür ki Hz. Peygamber, Cehennemliklerin yiyeceği olan) zakkumun bir damlası dünyaya düşmüş olsaydı dünyadakilerin geçim kaynaklarını mahvederdi. Peki ya yiyeceği zakkum olan nasıl dayanacak!” buyurmuştur. ( Tirmizi)

Fayda vermeyen pişmanlık!

Cehennemlikler büyük bir pişmanlık içinde yalvarmaya başlarlar. Dünyadayken Rablerine karşı nankörlük içerisinde ömür süren bu kullar, Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim diye yakarır. Fakat kendilerine düşünen kimsenin öğüt alabileceği kadar müddet verilen bu insanlar fırsatı iyi değerlendiremeyerek bu cezaya mahkûm olmuşlardır. Artık hiçbir yardımcıları yoktur.( Fatır 37)

Fâni dünya hayatı sona erdiğinde, herkesin amellerinin karşılığını göreceği kıyamet günü, Allah Teâlâ cehenneme girecek olan kullarının azap bakımından en hafif olanına şöyle seslenir: Yeryüzündeki bütün mallar senin olsaydı, bu cezadan kurtulmak için onların hepsini feda eder miydin?” Beklemediği korkunç sonla karşılaşan ve bir kurtuluş çaresi arayan bu kul, “Evet!” diye cevap verir. Bunun üzerine âlemlerin Rabbi, Halbuki ben, daha dünyaya gönderilmeden bundan daha kolay olanını senden istemiştim: Bana ortak koşmamanı. Fakat sen yüz çevirdin ve bana ortak koşmakta ısrar ettin. diyerek onu cezasıyla baş başa bırakır.(Enbiya1)

Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi cehennem azabından koru."  Amin