Başta Gazze olmak üzere dünyanın birçok yerinde Müslümanlara yapılan katliam ve zulümler, insana “Allah’ın yardımı ne zaman” dedirtiyor.  Ağır işkencelere maruz kalan Allah Resûlü ve ashabı da aynı şeyi demişlerdi. Ayette    ... Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır. (Bakara 214) öyle de oldu. Mekke’de işkencelere maruz kalan bir avuç Müslüman kısa bir süre içerisinde Mekke’yi feth edecek duruma geldiler.  Allah'ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O'ndan bağışlama dile. Çünkü O tövbeleri çok kabul edendir. (Nasr suresi)

İşkencelere maruz kalanlardan biride Habbab bin Eret'ti (radiyallahu anh) baskı ve işkencelerden bunalan Habbab Ya Resulallah! Çektiğimiz şu işkencelerden kurtulmamız için Allah'a duâ etmez misin?" dedi.

Peygamber Efendimiz hem ibret hem de müjde dolu şu cevabı verdi:

"Sizden önceki ümmetler içinde öyle kimseler vardı ki, demir tarakla bütün derileri, etleri soyulup, kazınırdı da bu işkence yine onu dininden döndüremezdi. Testere ile tepesinden ikiye bölünürlerdi de yine bu işkenceler onları dinlerinden geri çeviremezdi."

"Allah, elbette bu işi (İslâmiyeti) tamamlayacaktır ve bütün dinlerden üstün kılacaktır. Öyle ki, hayvanına binip San'a'dan Hadramut'a kadar tek başına giden bir kimse, Allah'tan başkasından korkmayacak, koyunları hakkında da kurt saldırmasından başka hiçbir endişe duymayacaktır." "Fakat siz acele ediyorsunuz."(Buhari)  

Hendek savaşında Müslümanlar hendek kazarken büyük zorluklar yaşadılar. Allah Resûlü ve ashabı açlıktan karınlarına taş bağlamışlardı. Düşman iki misli bir kuvvetle üzerlerine doğru gelmeye başladığı bir ortamda Allah Resûlü ashabına İran ile Bizans'ın fethini müjdeliyordu.
 Rivayete göre, onlardan biri, (Münafık) «Muhammed hem bize İran ve Bizans’ın fethini vadediyor, hem de biz korkumuzdan meydana çıkamayıp hendek kazıyoruz» demişti. Bu olay Kuran-ı Kerim’de şu şekilde geçer: Hani onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan, vadinin üstünden ve alt tarafından üzerinize yürümüştü. Gözler yılmış, yürekler ağızlara gelmişti. Siz, Allah hakkında türlü türlü düşüncelere dalıyordunuz.
İşte orada iman sahipleri imtihandan geçirilmiş ve şiddetli bir sarsıntıya uğratılmışlardı. Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resûlü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı. ( Ahzap 10-12) 
oysa  Allah Resûlünün va’di gerçekleşti Hz Ömer zamanında hem İran hem de Bizans fethedildi.

Gazze’de bir avuç mücahidin verdiği bu mücadele Allah’ın izniyle büyük fetihlerin müjdesi olacaktır. Mücahitler, Firavunun sarayında yetişen Musa as misali İsrail’e silah ve mühimmat yardımında bulunan ABD ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan binlerce insanın kalplerini fethedip Müslüman olmalarına vesile oldular. Onlardan çok uzakta olan kendilerine düşman belledikleri bu insanları öldürmekle kendi ülkelerinde yeni dirilişlere vesile olduklarının farkında değiller. Uzakta olan düşmanı! Kendi içlerine çektiler. Ve bu onların sonunu getirecektir Allah’ın izniyle...

Unutmayın :

Allah zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir. (İbrahim 42) Kafirler yenilip cehenneme sürüklenecektir. (Al-i İmran 12) Kâfirler istemesede Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8). Sabret akıbet muttakilerin (takva sahipleri) olacak. (Hud 49) “Zorluklarla beraber kolaylık, gerçekten zorluklarla beraber kolaylık vardır”. (Inşirah 5,6). Allah’ın va’di haktır. (Rum 60)