Yaşantımın hemen hemen her döneminde, gazete hayatıma farklı güzellikler kattı. Harflerden heceler kurmaya başladığımın ayrımına varan öğretmenim sınıfa seslenerek, “Çocuklar, okumaya erken geçmek istiyorsanız, gazetelerde büyük harflerle yazılmış yazıları okuyunuz. Harflerden heceler, hecelerden kelimeler, kelimelerden cümleler kurarsanız okumaya erken geçersiniz.” dedi.
Aynı gün babamdan gazete almasını istedim. Bir sonraki gün babam bir tomar gazete alıp eve geldi. Evdekiler, gazetelerimi tandıra atmasınlar, odunları tutuşturmakta ya da paketlemede kullanmasınlar diye gazeteleri saklamakta karar kıldım. O dönemlerde herkesin bir misafir odası olduğu gibi bizim de bir misafir odamız vardı, o odanın en güvenli yer olduğuna kanaat getirdim, gazetelerimi o odadaki halının altına belli olmayacak bir şekilde koydum.
O günden sonra her defasında halının altından bir gazete çıkarıyor büyük harflerle yazılan yazıları okumaya çalışıyordum.
Babam, peyderpey bana gazete getirdi. Ben de okuma çalışmalarına devam ettim, çok geçmeden okumaya geçtim. Okumaya geçerken tarifi olmayan bir mutluluk duydum.
Ortaokula başladığım ilk günlerde sosyal bilgiler dersimize giren öğretmenimiz, “Çocuklar, dünyada olup bitenlerden haberdar olmak istiyorsanız, bilgili ve de kültürlü olmak istiyorsanız muhakkak günlük gazete okuyunuz.” dedi.
Böylece olağandışı bir durumun dışında her gün gazete alıp okudum, çoğu zaman da harçlığımla alıyordum. Şanslıydım. Okulumuzun hemen karşısında bir büfe vardı, oradan kolaylıkla alabiliyordum.
Gazeteyi okuyup bir tarafa atmak için gazete almıyordum. Her bir satırından farklı farklı yararlanıyordum. Örgü modellerinden dikişe, çizgi romandan sanata, politikadan ekonomiye, bulmacadan yarışmalara kadar hepsinden yararlanıyordum.
Gençliğinde telefonu, interneti olmayan bir nesil olarak en köklü kitle iletişim aracı olan gazeteden fazlasıyla istifade ettim.
Zaman zaman gazetede görmüş olduğum ve hoşuma giden elbise modelinden diktim, örgüden ördüm, yemek tarifinden uyguladım, bulmaca çözerek heybemi çokça kelimelerle doldurdum. Köşe yazılarını okuyarak bilgi dağarcığıma zenginlik kattım, bazen de hoşuma giden cümlelerin zihnimde yer edinmesi için not aldım, yarışmalara katılarak çeşitli ödüller kazandım.
Lise ve yüksekokul yıllarında girdiğim ve de gireceğim sınavları gazeteden takip ediyordum. O dönemin her genç kızı gibi ben de varlık sebebimin bilinciyle annemin sorumluluklarının çoğunu üstlenmiş ve bu koşuşturmanın içinde bile dünya klasiklerini okumanın yanında muhakkak her gün politika, ekonomi ve sanatla ilgili en az bir köşe yazısını okurdum. Gazete okumanın lezzetine varan gazete okumadan edemez. Okumadığım gün büyük bir eksiklik hissediyordum çünkü gazete alışkanlık yapıyor. Gazete okumak bir kültürdür.
İtalyanca dilinden Türkçe ‘ye geçen gazete kelimesi literatürde politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu veya yorumsuz, her gün veya belirli zaman aralıklarıyla çıkarılan yayın, diye geçmektedir.
14. yüzyıldan itibaren kullanılan haber kağıtları ve haber mektupları ilk gazetelerin öncüleridir.
Gazetenin amacı, halka güncel olaylara ilişkin bilgi vermektir ve gazete en etkili kitle iletişim aracıdır.
Yazar Ziya Gökalp’e göre gazete: “Her gün herkesin ayağına giden ve herkesin anlayabileceği dersleri okutan canlı bir okuldur”
Batman’ın en köklü gazetelerinden olan Batman Gazetesi, zorlu şartlardan günümüze kadar gelebildiyse elbette halkın gözü kulağı olmuş ve adını aldığı şehre bir faydası olmuştur. Köşe yazarlarının da yorumlarıyla, eleştiri, uyarı ve önerileriyle şehre bir katkı sağlamış olduklarına inanıyorum.
Batman Gazetesinin Kuruluş Yıl Dönümünü kutluyor, emeği geçen tüm çalışanlarını tebrik ediyor başarılarının devamını diliyorum.