Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çokça anın buyuruyor peygamber efendimiz. Yine Hz. Ömer’e hitaben, “nasihat olarak ölüm yeter” diyor. Ölüm hiç kimsenin inkar edemeyeceği yegane hakikattir. Bu hakikatten hiç kimse kaçamaz. Küçükte ölür, büyükte, gençte ölür, ihtiyarda, sağlıklı olanda ölür, hasta olanda, fakir de ölür, zengin de, mazlum olan da ölür, zalim de kısaca dünya ya gelen herkes ölümlüdür. Her nefis ölümü tadacaktır. ( Ankebut 57)
Ölüm herkese uğrar ama herkesin ölümü aynı değildir. Kimi ilim yolunda ölür, kimi günah yolunda, kimi cami yolunda ölür kimi meyhane yolunda, kimi namaz üzerinde ölür kimi kumar üzerinde kimi kur’an okurken ölür kimi gıybet ve dedikodu üzerinde, kimi kitap okurken ölür kimi televizyon başında ... Ne kadar da farklı iki ölüm... Nerede ölmek istiyorsak oraları mekan edinmeniz gerekir.
Ölüm yok oluş değil, bir daha görüşmemek üzere ebedi bir ayrılış hiç değil. Ölüm dünya imtihanından paydos edip ücret ve mükafat yurduna geçiştir. Ölüm başta peygamber efendimiz olmak üzere 124 bin peygamber ve ashabla buluşmadır. Geçici bir süreliğine geldiğimiz dünya hayatından, ebedi yurdumuz asıl vatanımız olan cennete gidiştir. Said Nursi (rahmetullahi aleyh) bu hakikati şöyle izah eder: “ sizlere müjde ölüm idam değil, hiçlik değil, fena ( yok olma) değil, sönmek değil... Ölüm bir terhistir, bir mekan değişikliğidir. Saadeti ebediye tarafına, asli vatana bir sevkiyattır. İnsan bu dünyada misafirdir. Misafir olan kimse beraberce getirmediği bir şeye kalbini bağlamaz.
Pekiyi ölümü niye sevmiyoruz. Bu soruyu fudayl bin iyad şu şekilde cevaplamış. Biz dünyamızı imar ettik ancak ahiretimizi ihmal ettik. Dünyamızı onardık ancak ahiretimizi harab ettik. İnsan imar edilen yerden harab olan yere gitmek ister mi? Ölüm bize dünyanın geçiciliğini hatırlatmasına rağmen biz ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. “ Her bir şehri yüz defa mezaristana boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği vardır. ” ( RNK)
Ölümü bize unutturmaya çalışan her ne varsa, hayatımızdan çıkarmalıyız . Ölümü, hesabı bizlere unutturmaya çalışanlara, eğer ölümü öldürürüp kabir kapısını kapatacak bir çare sizde varsa buyur beraber takılalım, yok eğer buna güç yetiremiyorsanız ki yetiremezsiniz o zaman sen yoluna ben yoluma diyebilmeliyiz. Dünyada kalacağımız kadar dünyaya, ahirette kalacağımız kadar da ahirete önem vermeliyiz. Ahirette hesabını veremeyeceğimiz hiçbir yükün altına girmemeliyiz. Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme. (RNK)
Madem öleceğiz o halde arkamızdan hayır dua alacağımız bir hayatımız olsun. Tanıdıklarımız bizi hayırla yad etsin. İyiliklerimizle, iyi kalpliliğimizle hatırlanalım. Tam da bu vasıflara uygun bir hayatın sahibi olan geçen hafta darı bekaya irtihal eden amcaoğlum Munir Yiğit’ e Allah tan rahmet ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum. Allah mekanını cennet makamını ali eylesin. Amin.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? (NFK)