TPAO Genel Müdürü Melih Han Bilgin’in emekliliğe ayrılmasından sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bu kuruma atama yaparak EPİAŞ Genel Müdürü Ahmet Türkoğlu’nu TPAO Genel Müdürü yaptı.

Bunlar olacak şeyler.

Birileri gelecek, birileri de gidecek.

Enerji Bakanlığını bilenler, Ahmet Türkoğlu’nun iyi bir yönetici olduğunu söylüyor ve TPAO’yu ileriye götüreceğini belirtiyorlar.

Dileriz öyle olur.

Arzumuz ve isteğimiz TPAO’nun daha iyi seviyelere getirilmesi ve ülke ekonomisine katkısını şimdikinden fazla arttırmasıdır.

Yoksa Melih gitmiş, Ahmet gelmiş çok önemli değil.

Nice kişiler TPAO Genel Müdürlüğü yaptı ama çoğu ya vefat etti ya da emekliliğin tadını çıkarıyor.

Onun için kişiler değil, kurum önemlidir.

İnşallah Ahmet Türkoğlu yenilikler getirir ve TPAO’yu ülkenin bir numaralı şirketi haline getirir.

 

İLİMİZDE NEDEN ASANSÖR PARÇACILARI YOK?

Batmanda sıklıkla yaşanan ve sadece muhataplarını ilgilendirdiği için bilinmeyen bir sorun var.

Asansör arızası sorunu!

İlimizde yaklaşık 4000 adet apartman var ve bunların hepsinde de asansör kullanılıyor.

Birçok apartman sorunsuz olarak asansörlerini kullanırken özellikle iş merkezleri ile yoğun olan apartmanlarda sıklıkla arızalar yaşanıyor.

Arıza olunca yüksek katlara çıkmak sorun olurken yaşlılar eve mahkûm olmakta ve 5-6 gün süren onarımlar nedeniyle evlerinden çıkamamaktadırlar.

Bir vatandaşımız aktarıyor:

“Efendim iş yeri asansörümüz sıklıkla arızalanıyor. Servisi gelip baktıktan sonra “parça isteyeceğiz” deyip gidiyorlar. Parça ise en erken 3 günde geliyor ve bu zaman diliminde vatandaşlar sıkıntı yaşıyorlar. Ortalama 4000 asansörün bulunduğu Batmanda neden asansörcülere hitap edecek bir parçacı yok. Neden illa ki, malzeme istenecek ve 3-4 günlük kayıplar yaşanacak. Asansör firmaları bu durumu bilerek mi yaşatıyorlar, yoksa gerçekten parçalar dışarıdan mı geliyor.”

Bunun cevabını istiyor vatandaş.

Öyle ya, bu kadar asansörün olduğu bir şehirde her parçanın bulunacağı asansör firmaları neden yok?

Evet, bizde soruyoruz.

Neden yok ve neden hep dışarıya mahkûm bırakılıyoruz?