Kendi yaşam tarzımızdan farklı yaşam, düşünce, inanç ve davranışlara tahammül edebilmenin adıdır hoşgörü. Hoşgörü sevgiyi, saygıyı, huzuru barındırır.
Hata insanlara mahsustur. Her insan hata yapabilir. Genel ahlaki değerlere ters düşmediği sürece hata yapan kişiye hoşgörü ile yaklaşmalıyız. Hoşgörü ile yaklaşan kişi, saygınlığını korur ve de huzurlu olur. Hoşgörünün olmadığı yerde öfke, kin ve nefret olur.
Daha evvel çalıştığım kurumun birinde, amir olarak görevimi ifa ettiğim yıllarda bir gün şube arkadaşlarıyla oturmuş şube ile ilgili bir konu hakkında konuşuyorken odanın kapısı açıldı. Müdürlükte başka şubede çalışan Ayşıl Hanım, kapı aralığından başını uzatarak ağlamaklı bir sesle,
“Abla kurbanın olim, şubende çalışmamı ister misin?” dedi.
“Tabii ki.” dediğimde Ayşıl Hanım bana doğru gelip bana sarıldı. Olanları anlamaya çalışırken Ayşıl Hanımın misafir koltuğuna oturmasını elimle işaret ettim. Oturduğunda hala ağlıyor elleri titriyordu. Çay ocağından çay istedim.
“Hele bir soluklan sonra da bana meseleyi anlat.” dedim.
“Abla, önce şu meseleyi çözelim, sonra soluklanırım.” deyip konuşmasına devam etti. “Abla, amirim gidip müdür beye benim çalışmadığımı, yüksek sesle konuştuğumu, şubedekilerin huzurunu kaçırdığımı ve beni artık istemediğini söylemiş. Müdür bey de beni çağırdı. Bunları bana söyledi. ‘Hiçbir amir böyle bir personelle çalışmak istemez. Git şube amirleriyle görüş, hangi şube amiri seninle çalışmak istiyorsa beni arasın.’ dedi. Kurbanın olim müdür beyi arar mısın?” dedi. Ayşıl Hanımın talebini dikkate almasaydım ileri zamanda vicdanımın beni ne çok rahatsız edeceğini biliyordum. Müdür beyi aradım. Müdür beyle yaptığım telefon görüşmesinde Ayşıl Hanımla aynı şubede çalışabileceğimi söyledim. Müdür Bey,
“Ayşıl Hanımla çalışabileceğine emin misin?” dedi.
“Evet.” dedim.
“Bak sonra çalışmıyor, yüksek bir sesle konuşuyor, şubedekilerin huzurunu kaçırıyor diye bir şikâyet istemiyorum.”
“Birlikte çalışabiliriz müdürüm.” dedim.
“Tamam, o zaman.” deyip telefonu kapattı. Şubede çalışan Ahmet Bey’e, “Size zahmet, Ayşıl Hanımla ambara gidin, istediği masa ve sandalyeyi getirin,” deyip elimle gösterdiğim yere,
“Buraya bırakırsanız iyi olur.” dedim. Masayla koltuk getirilmiş, Ayşıl Hanım masasını koltuğunu temizleyip “Aha bundan böyle yuvam burasıdır.” demiş oda arkadaşlarına.
Oda arkadaşlarıyla uyum sağlaması için Ayşıl Hanımla özel konuştum. O da “Tamam abla.” dedi. Zaman zaman ses tonu yükseldiyse de genel anlamda uyum sağlamaya çalıştı. Verilen işi de yaptı.
Hangimiz hatasız, hangimiz kusursuz, hangimiz dört dörtlük ki…
İnsana hoşgörü ile yaklaşmak bir erdemdir.
Mümkün oldukça Mevlana’nın “Ne olursan ol yine gel” felsefesiyle insanlara yaklaşmaya çalıştım ve bunun semeresini huzur olarak aldım.
Hoşgörü, insanlarla kaynaşmanın ve de anlaşmanın yoludur.
Yetiştiğimiz çevre ve aldığımız eğitim kişiliğimizi, inancımızı, düşüncelerimizi şekillendirir.
Huzurlu bir hayat için insanlarla empati kurup anlayışlı olmak gerek. Hoşgörünün olduğu bir yaşam dileğiyle.