Bugünlerde Müslümanların en önemli meselesi ve birinci gündem maddesi Gazze’dir ve Gazze olmalı. Gazze'de bu soykırım devam ederken ne seçimler ne de başka bir mesele gündemimizi meşgul etmemelidir. Bu ateş söndürülmeden başka bir şey ile ilgilenmek doğru değildir. Çocukların, bebeklerin katledildiği, sağ çıkanların ise açlıktan öldüğü bir yerde başka bir meseleyi gündem etmek akıl ve vicdanın kabul etmeyeceği bir durumdur.

Kahraman Gazze halkı canlarını ve mallarını Allah için feda etmekten bir an olsun bıkmadı vazgeçmedi. Hatta çocukları şehit olan bir anne “Allah’ım bizden razı olana kadar al” diyecek kadar güçlü iman sahibi... Biz ise sıcak yuvalarımızda, karnımız tok sırtımız pek, oturduğumuz yerden gündem yorgunu olduk. Abdullah Azam’ın ifadesiyle “Ey Müslümanlar yorulmuş atlar gibisiniz. Yorulmuş ama hiç koşmamış.

İslam ümmetinin üzerinde fikir birliğine vardığı meseleler vardır. Örneğin; namazın farziyeti, Kabe’nin kutsal olması, kelime i şehâdet, oruç, haccın farziyeti vs. Ümmetin icma ettiği meselelerden bir tanesi de Mescid-i Aksâ ve etrafının mübarek ve kutsal kılınma meselesidir.  Zira bu mesele Kur’an ve sahih hadislerle sabittir.

 Mescid-i Aksâ ve çevresinden bahsettiğimiz zaman bazılarının iddia ettiği gibi Arapların topraklarından, ya da sıradan bir toprak parçasından bahsetmiyoruz. Nasıl ki namaz, oruç, hac gibi farziyetler sadece Arapların meselesi değilse, aynı şekilde Kudüs ve Gazze meselesi de sadece Arapların meselesi değildir.  Namaz, oruç vs. ibadetler Kur’an’da geçtiği gibi bu meselede Kur’an da geçer. (İsra suresi 1. Ayet) Bu Müslümanım diyen herkesin ortak davasıdır. Bundan dolayı “Kudüs meselesi bir iman meselesidir” diyoruz. Namazımıza, orucumuza kısaca herhangi bir kutsalımıza dil uzatanlara müsade etmediğimiz gibi aynı şekilde Kudüs’ümüze el uzatanlara da müsade etmememiz gerekirdi.

Üzülerek ifade edelim ki bu topraklarda Müslümanım diyen kimi kesimler bu konuyu gündeme getirmekten imtina edip rahatsız oluyorlar. Oysa Mescid-i Aksâ’ya Kudüs’e, Gazze’ye karşı olmak, Kuran’a sahih hadise karşı olmak demektir.

Gazze’de öldürülen savunmasız insanlara üzülmeyen bir insandan kime ne hayır gelebilir. Eğer bu bir fikir, bir ideoloji ise bu fikir ve ideolojinin kime ne faydası olabilir.  Eğer bu siyaset ise, bu siyasetin insanlığa ne faydası olabilir.  İnsanı katil İsrail’den, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş ABD’den nefret ettirmeyen bir siyaset, topluma ne vaat edebilir...

Müslümanım deyip Kudüs ve Gazze’yi gündem etmekten rahatsız olanlara birkaç soru;

* İsra ve Mirac konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu konular konuşulurken rahatsız olmanız gerekmez mi?

*Mirac deyip Mescid-i Aksâ’dan bahsetmemek mümkün mü? Bahsedilince rahatsız oluyor musunuz?

 *Kuran okurken İsra suresinin ilk ayetini atlıyor musunuz?  Bu ayette Mescid-i Aksâ ve çevresini mübarek kıldığımız diye geçer...

*Peygamber efendimizin konu ilgili hadisi şeriflerini nasıl yorumluyorsunuz?

*Kudüs’ü fetheden Hz. Ömer hakkında ne düşünüyorsunuz?

* Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturan Selahaddin-i Eyyubi destekliyor musunuz?

Son sözüm tepkisizlere: insan iseniz katil İsrail Gazze’de insan bırakmadı. Tepki vermelisiniz.

Hayvan hakları savunucuları iseniz katil İsrail Gazze’de canlı bulduğu her şeyi yok etti yok ediyor. Tepki vermelisiniz.

Uluslararası insan hakları savunucuları iseniz katil İsrail hiçbir hak hukuk tanımadan savunmasız insanları; çoluk çocuk demeden katlediyor. Tepki vermelisiniz.

Doktor iseniz katil İsrail Gazze’de hastane bombalayıp yüzlerce sağlık çalışanını katletti. Tepki vermelisiniz.

Eğitimciyseniz katil İsrail Gazze’de yüzlerce okulu bombalayıp binlerce öğretmen ve öğrenciyi katletti. Tepki vermelisiniz.

Gazeteci iseniz katil İsrail Gazze’de yüzden fazla gazeteci katletti. Tepki vermelisiniz.

Kısaca canlıysanız yaşıyorsanız bu zulme tepki vermelisiniz. Zira katil İsrail havadan bomba yağdırıp yerden de şehrin alt yapısını buldozerlerle bozuyor.

Elbette Allah müminlere vaat ettiği zaferi nasip edecektir. Burada önemli olan bizim nerede durduğumuzdur.

Yazımı Bilge kral Aliya Izzetbegoviç’in sözüyle bitiriyorum. “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.