Batman’ın tanınan âlimlerinden, kanaat önderi Seyda M. Tahir Baran’ı Salı günü ebedi istirahatgahına uğurladık. Seyda M.Tahir, Oduncular sitesi Medresesinde baş müderris olarak görev yapmaktaydı. Umre ziyareti için gittiği kutsal topraklarda beyin kanaması geçirmiş ve bir daha gözlerini açamamıştı. Seydamızın vefatı bizler için büyük bir kayıp oldu.
Zira Seyda sevilen ve saygı duyulmaya layık bir alimdi. Bir hadiste ifade edildiği üzere “alimin ölümü İslam’da açılan bir gediktir”.(Darimi) Peygamber efendimizin vefatı nasıl ki ümmet için büyük bir kayıpsa, peygamberlerin varisi olan bir alimin vefatı da büyük bir kayıptır. Çünkü onlar bulundukları beldenin kandilleridir. İnsanlar için kılavuz ve doğru yolu gösteren işaretlerdir. Alimin ölümü ilmin kaybolması demektir. İlmin ortadan kaldırılması ilim ehlinin ortadan kalkmasıyla olur. Bir hadisi şerifte peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur. Allah ilmi kullarının kalbinden söküp çıkarmak suretiyle almaz. Âlimlerin ruhlarını almak suretiyle ilmi de söküp alır. (Buhari, Muslim) Bundan dolayı Zeyd b. Sabit (radiyallahu anh) vefat ettiği zaman, İbn Abbas ( radiyallahu anh) Her kim ilmin nasıl yok olacağını görmek isterse baksın, işte ilim böyle yok olur demiştir.
Peygamber efendimiz (sav) ölülerinizin iyiliklerini anın ( Ebu Davud Edep 42) buyurmuştur. Bu hadisten hareketle yakından tanıdığım değerli Seyda M. Tahir hakkında gördüğüm ve şahit olduğum bazı hususiyetlerini sizinle paylaşmak istiyorum. Allah’tan niyazım, yazacaklarımı Seyda için hüsnü şehadet olarak kabul buyursun.
Seyda M. Tahir, camide imam, minberde hatip, medresede iyi bir öğreticiydi.
Seyda, yetiştirdiği talebelere baba şefkatiyle yaklaştığı için talebeleri tarafından sevilip sayılan biriydi.
Seyda, kendini medreseye hapsedip sadece talebe yetiştirmekle yetinen biri değildi. Ümmetin derdini kendine dert edinmiş, dertli bir alimdi. Nerede ümmet adına bir faaliyet varsa Seyda muhakkak ön saflarda yerini alırdı. Ümmetin parçalanmışlığı ve özellikle Gazze’de yaşanan katliamlar onun birinci gündem maddesiydi. Ümmet için her zaman meydanlardaydı.
Hakkın hatırı alidir hiçbir hatıra feda edilmez ilkesini kendisine düstur edindiğinden, her zaman haklının yanında, haksızın karşısındaydı. Yine Seyda, siyasilerin, yöneticilerin yüzlerine korkmadan hakkı haykıran bir alimdi.
Seyda mazlumların hamisiydi. Fakirlere kol kanat geren, yetimleri, garibanları sevindirme adına yardım faaliyetlerinde malıyla canıyla iştirak eden kıymetli bir alimdi.
Seyda vefalıydı. Dostlarını sorar ziyaret ederdi. Gittiği yerlerde muhakkak tanıdıklarına uğrar bir selam ile de olsa onlara görünürdü.
Seyda cömertti. Misafire ikram eder, kapısı her zaman misafire açıktı.
Seyda samimiydi. İçi dışı bir, yapmacık tavırlardan uzak biriydi.
Seyda mütevaziydi. Kibir, gurur, kendini beğenmişlik onun semtine hiç uğramamıştı. istişareye önem veren biriydi.
Seyda sabır ehliydi. En cahil birisine bile sabırla muamele eder, insanlara seviyelerine uygun davranırdı.
Seyda yardımseverdi. Kimin bir işi düşerse yardımcı olmak için elinden geleni yapardı.
Ve daha nice güzel hasletlere sahip bir Seyda’mızdı.
Ne mutlu Seydaya ki taziyesine katılan, onu tanıyan dost ve ahbapları onu hep hayırla andılar, hep hayır duada bulundular.
Rabbim biz Seydamızdan razıydık sen de razı ol.
Rabbim biz Seydamızı seviyorduk sen de sev.
Rabbim sen makamını ali eyle
Rabbim sen mekanını cennet eyle. AMİN
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber? (NFK)