Şiir, bir tefekkür, tasarım ve gönül işidir. Akılda başlayan fikir, yürekten gelen coşku, sevgi ve en hasbi duygularla bir araya gelerek sanki bir nehir olup da akıp gider. Ulaşır mı denize, varır mı menzile? İşte bu bilinmez.
Şairin hedefİ nedir? Şair neyi hedefler? İşte bu çok açık değildir. Şair bir kişi için mi yazar? Bin kişi için mi haykırır? Ya da tüm Dünya’ya mı mesaj verir? Yoksa yalnızca kendi kendisiyle hasbihâl üzere mi şiir yazar. Bunlar elbette şairden şaire değişir.
Şiirlerimi, öncelikle kendi kendimle hasbihâl ile oluştururum. Hasbihalimde yüreğim ve zihnim birlikte hareket eder. Yüreğime doğan, zihnime düşen bir hususu sanki bir hamur yoğurur gibi yoğurur, hamurun fırına sunulması gibi en sonunda sözlerimi yazıya döker, fırından ekmek çıkartır gibi şiir kitaplarımı matbaadan çıkartırım. Bu yönüyle şair bir fırıncıya benzer.
Ekmek bedenin doyurulması içindir. Şiir de ruhun doyurulması içindir. Neticede hem ekmek, hem şiir birer vasıtadır.
Bir de şunu hatırlatmak isterim. Bir şiir dilde yazılır ise dilde kalır, kalbe girmez. Kalpte yazılır ise kalbe yerleşir ve oradan başka yere gitmez.
İnşallah şiirlerim kalpte yazıldı ve kalplere girer ve orada yerleşir.
Şiirlerimin kalplere hitap etmesini yürekten diliyorum. İnşallah olur.
Bir de şu hususu belirtmek isterim.
Evet, şair, şiir, tefekkür ve hüzün bağlamında bir de şunu beyan etmek isterim.
Benim, yani bu aciz şairin şiirlerinin bir kısmı şekilde şiir olsa da, özünde dua ve bir taleptir. Kabul ola, inşallah.
Zaten kabul oldu. Birçoğu kabul oldu.
Bir kısmının daha vakti var.
Şiirlerim de beyan ederek (esasında dua ederek) istediğim yani Yüce Rabbimden (cc) talep ettiğim hususlardan bir kısmı da yakında tahakkuk edecektir.
Allah (cc) nasip eylesin inşallah.
Yüce Rabbimizden (cc) istediklerimin şahsi, ailevi, umumi, insanlık için ve tüm varlıklar için huzur, saadet, selamet ile sağlık ve afiyet, adalet, doğruluk ve iyilik ile fütuhattır. Olur inşallah.
Allah (cc) bizleri göz açıp kapayıncaya kadar dahi ve bundan daha az süre dahi nefsimizle başbaşa bırakmasın ve bizim Vekilimiz, Mevlamız ve Velimiz olarak korusun bizleri, hidayet eylesin bizlere.
Biz şiiri bir görev bildik. Görev istedik şiir ile Yüce Rabbimizden istedik hep.
Biz şiiri dua için bir vesile bildik. Elhamdülillah.
Esasında şiir yazdırılır. Yazılmaz. Özellikle İslamî Yolda yürüyen “Biz Şairler” için geçerlidir bu söz. Şiir yazılmaz, yazdırılır. Elhamdülillah.
Allah Yolu’nda yürüyen Şairler Adn Cenneti’nde buluşur. İnşallah.
Biz şiiri rıza-i ilahi için bir vasıta bildik. Elhamdülillah.
Şiiri hüznümüzü yansıtan bir araç olarak da gördük.
Ne diyor Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek. Dinleyelim:
“Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz, ruhumu tenimden süzün.”
Bir diğer Kahramanmaraşlı Şairimiz dinleyelim şimdi de:
Eyvâh hüzün bu!
Eyvâh hüzün yine çatında alnımın..
Hüznüm ağam oldu eyvâh!
Bir şey yap, silkip at.
Abdurrahman Cahit Zarifoğlu
Şairlerin toprağında yani Kahramanmaraş’ta Pazarcık’ta yetişmiş bu garip Sandalî de şöyle seslenir:
Hüzünden korkma, sonu sevince döner bir gün,
Asıl sevinçten kork, her sevinci bekler hüzün.
İnşallah bizim hüznümüz bu Dünya’da ve Ahirette sevince ve huzura dönüşsün.
Şimdi de huzura dair bir şiirimi burada sizlere arz edip huzurlarınızdan ayrılıyorum:
HUZURU ARAMA / SENDE YOKSA
Huzur, bir yerde bekliyor gibi sanki.
Asla öyle bir şey yok, Dostum inan ki.
Huzuru gittiğin yerde arama sen.
Götürmüşsen eğer, seninledir zaten.
Huzuru başka yerde hiç bulamazsın.
Sende yoksa, dışarıdan alamazsın.
Sen kendi kendine her daim huzur ver.
Seni üzen şeyi, hemen unutuver.
Huzuru sen malda mülkte mi ararsın?
Böyle yapma kendini boşa yorarsın.
Mal deniz suyudur, içtikçe susarsın.
En sonunda pişman olup da kusarsın.
Huzur çok da ulaşılmaz değil unutma.
Fani boş şeylerle kendini uyutma.
Hem Dünya’yı, hem de Ahireti düşün.
Bunu sağlarsan tam dört dörtlüktür işin.
Vesselam.