Bütün insanların hatta, hayvanlarla insanların arasında emniyet bağının kurulması ve inkıta olmamak kaydiye hayat bulması gerekir. Zira emniyetin olmadığı insanlık hanesi harabedir, bulunmadığı kalp ve ruh hastadır, maluldür.
Peygamberimiz (S.A.V.)’in bir vasfı, hatta en mühim vasfı EMİN sıfatıdır. Evet, peygamberliğini inkâr eden müşrikler de değerli eşya ve paralarını müşriklere değil, Ona emanet ediyorlardı. Zira O emanete sadakatle bakar, kendisine emanet edilen her şeyi harfiyen sahibine iade ederdi. Hatta Mekke’den Medine’ye hicret etme emrini Allah’tan alınca İmam Ali’yi yatağında bırakarak Ebubekir’le yola çıktı ve çıkmadan önce yanındaki tüm emanetleri sahiplerine vermek üzere İmam Ali’yi tayin etti. İmam Ali’de tüm emanetleri sahiplerine teslim etti.
Esefle derim ki; bu gün Müslümanların arasında vuku bulan kavgaların, cereyan eden fitne ve sefaletlerin birinci sebebi emniyet bağının koparılmasıdır. Evet, aramızdaki emniyet sarsıldığı için hiçbir fert başka ferde emin olmuyor, hatta halk devlete, devlet halka ve hatta hasta doktora emin değildir. Zira madde esirliği ve iman kıtlığı kalplara hâkim olduğundan emniyetin kaynağı olan ruhi temayül, haramdan kaçınma duygusu gittikçe zedeleniyor, tohumu tükeniyor.
Bu emniyetsizliğin birinci sebebinin inanç zafiyeti olduğunu şu macerayla izah ederim:
Evet, 60 sene evvel benimle iki grup genç arasında cereyan eden muhavere şöyle: O tarihte ulaşım sadece trenle yapılıyordu. Biz Batman’dan Diyarbakır’a gitmek isterken çok erkenden yer bulmak için istasyona gidiyorduk. Bir sefer trene bindim, koridor dahi dolu, kompartımanda yer bulmak zordu. Baktım ki bir kompartımanda tartışmalı iki grup genç var. Bir taraf inkârcı, bir taraf da inanan kesimdendi. Ben onlara dedim ki “bana yer verirseniz aranızda hakemlik yapabilirim” kabul ettiler. Ben onların yanında oturdum tartışma ve münazaa esbabını dinledim.
Sonra hakemlik görevime şu soruyla başlattım:
İnanmayan bir gence dedim ki: Farz edelim senin babana ait 100 bin lira ( O zaman milyon falan yoktu)senin cebinde kalmış, sen bu parayı babana göndermek zorundasın. Senin zihniyetinde bir genç ve senin karşıtından inançlı bir genç Batman’a dönecek, sen bu parayı emanet olarak senin gibi inkârcı olan arkadaşına mı teslim edeceksin yoksa inanan karşı tarafa mı?
Genç şu şekilde cevap verdi: Ben arkadaşıma versem babama teslim etmesinde şüpheliyim, ama bu inanan gence versem kesin babama verecek.
O zaman ona dedim ki “evlat 100 bin lirayı zihniyetinde olan münkir arkadaşına teslim edemiyorsan ben nasıl bu zihniyettekilere her şeyi hatta tüm memleketi, hatta dünyayı teslim ederim?”
Emniyet bağını sağlama bağla.
İmanla birleştir aksını yapma.
Muhammet’e uy, eğriye sapma
Emin olmayana temayül etme. Hakka namzet ol.