Bir Ökkeş Emmim var. Kendisini bu köşedeki yazılarımı takip eden sizler de tanıyorsunuz. Ökkeş Emmim ile zaman zaman görüşüp hasbihal ederiz ve güncel meseleleri değerlendiririz. Eğitimden sağlığa, sağlıktan ekonomik meselelere, ekonomik meselelerden kültüre, kültürden sosyal sorunlara değin nice nice konuyu ben Ökkeş Emmime sorarım, akil insan ve yöremizin manevi büyüğü Ökkeş Emmim açıklar ve cevap verir.
Evet, bugün yine Ökkeş Emmime uğradım. Bu sefer kendisini çalıştığı marangoz tezgahının başında buldum. Ökkeş Emmim marangozdur, ahşap eşyalar üretir. Masa, sandalye, ekmek tahtası, evraaç, iskemle, sedir, tarhana kazanı küreği ve beşik gibi ev ihtiyaçlarını küçük marangoz dükkanında üretir. Öyle büyük hızarı yoktur. Birkaç keser, bıçkı, çekiç, silgi, kerpeten ve benzeri el aletleri ile tahtadan eşya imal eder Ökkeş Emmi. Zengin de değildir, yoksul da değildir. Elinden emektar bir Usta’dır Ökkeş Emmi. Allah ondan razı olsun.
Ökkeş Emmim ile bir hasbihalimi daha sizlere sunuyorum.
-Ökkeş Emmim esselamunaleykum.
-Ve aleykümselam Oğlum Ahmet.
-Yine çivi, kerpeten, keser, çekiç ve bıçkı ile diğer el aletleri ile çalışıp ekmeğini kazanıyorsun Emmim benim.
-Evet öyle Ahmet’im. Sen de yine bana uğradığına göre kafanda nice nice sorular vardır. Sor bakalım.
-Evet ya Emmi. Bu sefer bu son seçimleri değerlendirmeni isteyeceğim senden. Şu mahalli idareler seçimlerini soracağım Emmim.
-Sen değerlendirmişsin ya. Dünkü yazını okudum. O yazıda dediklerine aynen katılıyorum. Ancak bence seçimden daha önemli olan hususlar var. İman mevzu her şeyden mühimdir. Seçimleri bırak da şu imandan bihaber insanların iman mevzularına eğil Ahmet’im. Git de şu İlyas Salman diye bir zavallı var. “Ateistim” diyor. O kişinin imanın kurtulmasına çalış. Daha onun gibi nice nice imansız ve inançsız kişi var. Onların imanları için elinden ne geliyorsa yap Ahmet’im.
-Ökkeş Emmi sen boş konuşmazsın. Artist İlyas Salman’dan bahsettiğine göre bir şey vardır. Nice ateist varken niye İlyas Salman’a dikkat çektin.
-Rüyamda İlyas Salman’ı gördün Ahmet’im.
-Nasıl gördün Emmi. Hayırdır inşallah.
-Hayır, hayır. Rüyamda İlyas Salman ile bir boş alanda bulunuyormuşuz. Tabi yanımızda bir kaç kişi daha var. Ben rüyamda İlyas Salman’a şöyle bir teklifte bulunuyorum. “Bak İlyas Salman, çok çok uzakta bir elma genişliğinde basket sepeti var ve ben buradan oraya şu küçük ceviz büyüklüğünde topu atacağım. Mesafe neredeyse 200 m. Eğer bu mesafeden o küçük basket sepetine bu küçük topu atıp da içine girecek şekilde üç hakkımdan birinde isabet ettirirsem, neredeyse imkansız bu işi başarıp keramet gösterirsem Allah’a iman eder misin?” diye soruyor ve 3 topu peş peşe o minik sepete doğru atıyorum. Üçüncü attığım top sepetten içeri giriyor. Maşallah. İmkansız gibi görülen iş gerçekleşiyor.
-Maşallah Ökkeş Hocam. Eeeee ne oldu ondan sonra. İlyas Salman senin kerametinden sonra iman etti mi? Çünkü o mesafeden bir ceviz büyüklüğündeki topu o minik basket sepetine bin kez atsan da sepetten içeri sokamazsın. Sen üçüncü hakkında başarmış ve rüyanda keramet göstermişsin. Maşallah.
-Evet, elhamdülillah bu aciz zavallı zayıf Kul rüyada keramet gösterdi.
-Peki bu keramet sonrasında İlyas Salman imana geldi mi?
-Onu bilmiyorum. Ancak o rüyada ben İlyas Salman ile dost oldum. Kendisine kitaplarımı hediye edeceğimi söyledim. O da kabul etti.
-Evet ya, muhterem Ökkeş Emmim, senin 20’den fazla kitabın var. O kitapları okusa İlyas Salman imana gelir.
-Haklısın Oğlum. Biz neslimizin imanını kurtarmak için kitaplarımızla ve hitaplarımız ile tebliğ yapmalıyız. Bu rüyadan şunu çıkartıyorum. İnsanlara keramet göstermek ancak akıl, izan ve irfan ile yazılmış kitaplar ile olur. İnsanlara keramet göstermek ancak akıl, izan ve irfan ile yazılmış hitaplar ile olur. Elhamdülillah.
-O takdirde Ökkeş Emmim sen İlyas Salman’a kitaplarını hediye edeceksin ve okunmasını sağlayacaksın.
-İnşallah. Zaten ben de onu düşünüyorum.
-Hocam şimdi de benim şu seçimler ile ilgili sorumu cevaplar mısınız?
-Dinle Oğlum seçim sonuçları şunu diyor. Seçim sonuçları şu 13 noktadan mesaj veriyor.
1)Hayat pahalılığı ve ekonomik sorunlar oy kaybettirir.
2)Yolsuzluk ve usulsüzlük oy kaybettirir.
3) Kibir ve enaniyet oy kaybettirir.
4)Mazlum Filistin halkının yanında durur gibi görünüp de siyonist terörist İsrail ile ticaret yapmak oy kaybettirir.
5)Adaletsizlik oy kaybettirir. Hatta şimdi hatırladım. “Gençler adaletli yönetim istiyor” diye senin bir köşe yazın var. Gençlerin hepsi adaletsizlik, adam kayırma ve torpilden şikayetçi.
6)Her şey yol, köprü ve bina yapmak değil. Ahlak ve maneviyat yoksa. Ne işe yarar? Ahlaksızlık ve maneviyatsızlık oy kaybettirir.
7) Eski yüzler oy kaybettirir. İnsanlar yeni yüzler ve dinamik atılgan kişileri başta görmek ister. Yorgun ve bitkin kişileri değil.
8)Gelir dağılımında adaletsizlik oy kaybettirir. Emeklilerin maaşlarındaki dengesizlik giderilmelidir. Özellikle emekliler geçim yönünde zorda.
9) İşsizlik oy kaybettirir.
10)Tepki oyları oy kaybettirir. Tepki oyları iktidara oy kaybettirirken muhalefete oy kazandırır. Umutsuzluk tepki oylarına dönüşür ve “denize düşen yılana sarılır” durumu gerçekleşir.
11-Magduriyet algısı da iktidara oy kaybettirir, muhalefete oy kazandırır.
12-Seçmenlerinizi sandığa götüremezseniz, bu durum da oy kaybettirir. Küskünlük oy kaybettirir demek istiyorum. Küskünlük iktidara olur. Ondan dolayı da sandığa gitmeyenlerin birçoğu iktidar seçmenidir.
13)Şevk ve heyecan olmazsa da oy kaybedilir.
Yeter mi bu kadar sebep Ey Ahmet. Yani son seçimde oy kaybına neden olan 13 etkeni saydım. Yeter mi?
-Yeter Ökkeş Emmim yeter. Ben anlayacağımı anladım.
-Oğlum Ahmet sen zaten biliyorsun. Acaba bilmeleri gerekenler bunları biliyor mu?
-İnşallah biliyordur Hocam.
-İnşallah, inşallah. Haydi hayırlısı. Tabi yine sohbetimin başına dönecek olursak bu seçimlerden daha önemli olan husus “iman davasıdır.” İman davasına hizmet akıl ve irfan ile olur. Çağımızda keramet göstersen de inanmayacak milyonlarca kişi var. Öyleyse insanları akıl ve izan ile imana çağıracağız.
-Evet öyle. Zaten Üstadım Bediüzzaman Said Nursi de şöyle bir tespiti bize beyan ediyor: “Medenilere galebe çalmak ikna iledir.”
-Aynen öyle Oğlum Ahmet. Dinle Oğlum, Üstadımız Bediüzzaman iman mevzuunda ne diyor?
“Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de. Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyorum. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir cani gibi muamele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade, ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.”
-Evet Üstadım Bediüzzaman Said Nursi çok veciz bir şekilde ifade etmiş. Allah ebeden razı olsun. Ben de önemine binaen ifade ediyorum ki, günümüzün en önemli meselesi imansızlık meselesidir Ökkeş Emmim. İnşallah bu uğurda mücadele ederek kitaplarımız ve hitaplarımız ile başta gençliğimiz olmak üzere herkese iman çağrısı yapalım. Vesselam.
-İnşallah Can Ahmet.