KALICI DEĞİLİZ

Aklını kullan, gerçeği eyle fikir.

Üç günlük Dünya'da eyleme kibir.

Bak yolun sonunda apaçık kabir.

Bu yalan Dünya'da kalıcı değiliz.

 

Ölüm hep yakın, baksan hangi yana.

Azrail musallat olmuş her cana.

Ne malın, ne mülkün kalmaz sana.

Bu yalan Dünya'da alıcı değiliz.

 

Kral olsan ancak bir müddet hükmün.

Seni alıp da götürürler bir gün.

Gün gelir elbet unutulur, ismin, ünün.

Bu yalan Dünya’da salıcı değiliz.

 

Yönünü sırat-ı müstakim üzere çiz.

Yerden göğe kadar hep hep sevap diz.

Hep iyi ol, bırakma hiçbir kötü iz.

Bu yalan Dünya'da çalıcı değiliz.

 

Dalma fani aleme, dalma bu kadar.

Sen onu sevsen, o seni başından atar.

Ecel gününde herkes musallaya yatar.

Bu yalan Dünya'da dalıcı değiliz.

 

Söylediklerim yalan değil, sahi.

Sayılı günler çabuk geçecek vallahi.

Anla beni artık Ey Kardeş, Ey Ahi!

Bu yalan Dünya'da kalıcı değiliz.

Bu fani Dünya'da kalıcı değiliz.

 

Vesselam.

 

KUR'AN

 

Kur'an'a sarıldım, sımsıkı tuttum.

Derdi, kederi, Dünya'yı unuttum.

 

Kur'an'dan aldım ezel ebed huzuru.

O'nda buldum aydınlık, parlak şuuru.

 

Kur'an beni tüm fenalıklardan korur.

O Allah'tan bir yardım, o sonsuz bir Nur.

 

Kur'an'ı kim eder kendine rehber.

Dosdoğru bir yolda korkusuz gider.

 

 

Kur'an'dır bize Peygamber'den emanet.

Sakın ha sakın etme ona ihanet.

 

Kur'an'la her daim arkadaş, dost ol.

Budur işte kurtuluşa giden tek yol.

Budur işte Cennete ulaştıran tek yol.

 

Vesselam.

 

BİLİNDİK BİR SERENCAM

 

Var binlerce yatı, katı.

Kalbi vardır taştan katı.

Ölüm ona geldi çattı.

Kurtarmaz onu katı, yatı.

 

Onu aldı, bunu sattı.

Servetine servet kattı.

Ölüm ona geldi çattı.

Faydasız arabası, atı.

 

Ona attı, buna attı.

Güya yaptığı sanattı.

Ölüm ona geldi çattı.

İşe yaramaz sanatı.

 

Firavun misali tahtı.

Kimsede yok rahatı.

Ölüm ona geldi çattı.

Artık pişmanlığı tattı.

 

Bilenler ona anlattı.

Kulaklarını hep kapattı.

Ölüm ona geldi çattı.

Gideceği yer berbattı.

 

Sonsuz sandı bu hayatı.

Zarara battıkça battı.

Ölüm ona geldi çattı.

Ateşler içine yattı.

 

Bitmez sandı şatafatı.

Piramit gibi kurdu çatı.

Ölüm ona geldi çattı.

Kurtarmaz onu saltanatı.

 

İşi gücü hep inattı.

Baştan sona fesattı.

Ölüm ona geldi çattı.

Kendini ateşe attı.

 

Sandali’den bu anlatı.

Kulakları çınlattı.

Ölüm ona geldi çattı.

İnşallah huzura vardı.

İnşallah kendini kurtardı.

 

Vesselam

 

BİLMEDİM

 

Gözümü açtım düştüm bir aleme.

Sürüklendim hep elemden eleme.

Mühlet dolduğunda ne geçti elime?

Ne hayatı, ne mematı, bilmedim.

 

Sağa sola savruldu bu gönlüm.

Ne dirim rahat etti, ne de ölüm.

Gel-git yollarda geçti bu ömrüm.

Ne gelmeyi, ne gitmeyi, bilmedim.

 

Kimi zaman güldüm, bazen ağladım.

Hiç mi hiç, bir kararda kalmadım.

Bu Dünya'dan bir murat almadım.

Ne gülmeyi, ne ağlamayı, bilmedim.

 

Yüreğim doldu doldu boşaldı.

Bir vakit dolu, bir vakit boş kaldı.

Bazen geniş, bazen de daraldı.

Ne sevgiyi, ne nefreti, bilmedim.

 

Bir baktım gün doğmuş, gün batmış.

Zaman her şeyi birbirine katmış.

Ne çabuk oldu, bu yaşım altmış.

Ne gündüzü, ne geceyi bilmedim.

 

Hiç birbirini tutmadı hesabım.

Kimseyi memnun etmedi cevabım.

Ahirette yeter mi acep sevabım?

Ne olmayı, ne ölmeyi, bilmedim.

Ne hayatı, ne mematı, bilmedim.