İnsanoğlu, doğumdan başlayarak hayatının sonlanacağı ihtiyarlık dönemine kadar devam eden süreçte pek çok evrelerden ve önemli anlardan geçmektedir. Bu süreçte her an kıymetlidir ve özeldir. Ancak bazı anlar vardır ki; o dönemin sağlıklı ve en az zararla atlatılabilmesi ileriki yaşam evreleri için hayati öneme sahiptir. Hangi konudan bahsedeceğimizi az çok tahmin etmişsinizdir. Evet, konumuz ergenlik ve tabi ki ergenler…
Kısaca ergenliği şöyle tanımlayabiliriz: Artık çocukluktan çıkmak isteyen ve kendisini delikanlı ya da hanımefendi olarak tanımlayan gencin kimlik arayışında olduğu, kendisini önemli hissetmek isteğini, çoğu zaman duygusal ve davranışsal anlamda yoğun gelgitlerin yaşandığı bir dönem diyebiliriz.
Bu dönemin en belirgin özelliği bahsettiğim üzere yoğun bir gel-git dönemidir. Duygular, düşünceler ve davranışlar noktasında neredeyse bir orta nokta yoktur. Aile ve çevre ile çatışmanın yoğun olduğu, aidiyet duyduğu arkadaş gruplarının ve düşünce yapılarının daha çok önem kazandığı bir evredir ergenlik. Yaşam döngüsü içerisinde başka bir evrede bu kadar yoğun gelgitler gözlemleniyor olsa orada bir patolojiden bahsedebilirdik. Ancak; müstesna bir varlık olan insanın bu dönemdeki davranışlarının istisna olarak normal değerlendirildiği bir dönemdir ergenlik.
Kimlik arayışının son derece önemli olduğu bu dönemde, ergen ben kimim, ne yapmak istiyorum, ne hissediyorum sorularını kendisine sık sık yöneltir. Bir gün bir konudan veya uğraştan çok keyif alıyorken, diğer gün o şeylerin yüzünü dahi görmek istemeyebilir. Bu haliyle ergenlik dönemi için “Geçiş Dönemi” ismini vermemiz yanlış olmayacaktır. Bu dönem ne kadar yumuşak geçirilirse bireyin kendisine ait sağlıklı bir kimlik oluşturma süreci o kadar kısa sürecektir.
Ergen içerisinde bulunduğu bu dönemde sınırlı sorumluluk isteği ve sınırsız özgürlük tutkusuyla kendisini göstermektedir. İlgisini çeken konularda uzman derecesinde bilgi ve fikir sahibi olur ve çevresindekilerle amansız bir tartışma içersine girebilir. Ergen birey kız ise çatışma yoğun olarak anneyle; ergen birey erkek ise yoğun olarak baba ile çatışma yaşayabilir. Çatışmanın kaynağına inecek olursak ergenimiz artık ben bir bireyim, benim de kendime göre duygularım var, beni önemseyin ve kendimi ifade etmeme izin verin demek istemektedir.
Birey bu dönemde kendisini göstermeyi amaç edinecek, sosyal medyada kendini kusursuz bir kimlik oluşturarak sanal dünyada da var olmaya çalışacaktır. Din, felsefe, evrensel konularda fikir sahibi olacak ve çevresinden takdir görmek isteyecektir. Bu da yine kimlik oluşturma sürecinin bir parçasıdır. Bazen de birey iç dünyasına yönelir, kendini gösterme çabasından ziyade yalnızlaşma davranışı sergileyebilir. Duygularını, düşüncelerini kendi içerisinde yaşamayı tercih eder, çevresine karşı ketumdur. Dışarıdan bakıldığında oldukça sakin ve uyumlu gözükebilir ancak bu tip bireylerdeki gerilim daha fazladır, çevresiyle iletişimi sınırlı olduğu için endişe, kaygı, korku gibi duyguları daha yoğun yaşayabilir.
Ergen ve ergenlik dönemini özetledikten sonra “ergen ile nasıl bir iletişim kurulmalı”, “ergenin ruh dünyasının kapıları nasıl aralanmalı” ve “bu süreci nasıl en az zararla atlatabilmesi üzerine neler yapılmalı” biraz da onlardan bahsedelim. Ergen tüm bu duyguları karmaşık ve yoğun olarak yaşarken aile içerisinde kendisine bir yer oluşturmak ister. Bazen aile bireylerini manipüle eder, bazen onların tahammül sınırlarını zorlar bazen de sessizce bir köşede durup tüm ilginin kendisinde olmasını ister. Burada anahtar kelime “onun değerli olduğu” ona hissettirmektedir. Ergene kendini ifade imkânı sunmaktır, onun sözünü kesmeden bir yetişkin gibi konuşabilmesi sağlayabilmektir. Çünkü ancak bu şekilde rahatlayacak ve sizlere karşı ergenin direnci bu şekilde kırılacaktır. Korkuyla ve baskıyla düzen sağlamaya çalışmak ergen üzerinde ters kimlik etkisi yaratabilir, işler tamamen kontrolden çıkabilir. Bunun yerine düzenli aile toplantıları yapılmalı, tüm aile bireyleri orada kendini ifade etme imkânı bulabilmeli, tüm aile bireyleri hesap verebilir ve eleştirilebilir olmalıdır.
Kâinattaki her canlı gibi ergen de değer görmek ister, kendisine fikri sorulsun ister, sürece dâhil olmak ve “özetle adam yerine konulmak ister.” Ona alternatifler sunarak onun özerklik duygusunu hissetmesini sağlarken siz de çatışmaya mahal vermeden bir konuyu daha tatlıya bağlamış olmanın verdiği hazzı doyasıya yaşabilirsiniz. İnsan ilişkilerin zaman zaman tıkandığı, çatışmaların çözümsüz kaldığı zamanlardan geçiyoruz nadir de olsa. Ancak konu ergenlik olunca herkesin daha hassas ve duyarlı olması gerekmektedir. Çünkü onlar geçmişin çocukları, geleceğin birer gençleri ve yetişkinleri… Onlar; davranış kalıplarını ve düşünce yapıları bizim onlara gösterdiğimiz tepkilere göre şekillendirecektir.
Ergenlerin iç sesini bir dörtlükle sizlere aktarıp yazımı burada sonlandırıyorum. İletişim kanallarınız her daim açık olsun. Kalın sağlıcakla…
Ben ergenim, bazen deli bazen doluyum.
Hemen değişir fikrim, tavrım ve huyum.
Geçecek bu günler, lütfen kızmayın bana
Hata yapabilirim, ergenim, ben buyum.