Malum olduğu gibi her Müslüman’ın hem Allah’a hem de yaratıklarına karşı belli sorumlukları vardır. Kimi mümin bu sorumlukları ifa eder, Allah’a ve kullara olan borcunu ölmeden önce eda eder; kimi de gaflete düşer ihmal eder ve borçlu halde ölür.
İSKAT
Müslüman kimse kula ait borcunu ve Allah’a ait borcunu (namaz, oruç, zekât, hac gibi) ifa etmeden ve yalan yemin kefaretini vermeden ölürse hem kullara ve hem de Allah’a borçlu haliyle ölmüş sayılır.
Bu borçlu ölünün mirası varsa vereselere taksim edilmeden önce hem kula ait ve hem de Allah’a ait borçların tümünün bedeli Iskat yoluyla ile mirastan verilir. Eğer miras yoksa bu ölünün boynundaki kul hakkı boynunda kalır, verese bu borcu vermekle mükellef değildir, sadece oruç ibadeti boynunda kalmışsa verese onun yerine oruç tutabilir.
Eğer ölünün mirası varsa az para ve az hububatla yani DEVİR usulüyle ödenemez; ancak buluğdan itibaren tüm ömrü hesaplanır ve bu ömür içinde eda etmediği namaz, vermediği zekât, ifa etmediği hac, tutmadığı oruç, yaptığı yalan yemin keffaresi harfiyen hesaplanır ve hepsinin keffaresi mirastan verilir. Hulasa, bu az para ve az hububatla yapılan devir işlemi zenginlere, miras bırakanlara yapılamaz, belki onların boynundaki ilahi borçlar ömre göre hesaplanır ve harfiyen hepsi verilir. Mesela, kişi 60 yaşında ölüp miras bırakmışsa 15 yaş çıkarılır kalan 45 yılın oruç, zekât, hac yalan yemin hatta bazı görüşlere göre namazın da tüm keffaresi o mirastan muhtaçlara verilir, hac için haccını yapmış bir kişi onun yerine gönderilir.
Eğer Ölünün mirası yoksa onun bu borç keffaresi DEVİR yoluyla verilebilir. Mesela az bir miktar para takriben (100 TL) veya az hububat takriben (100 kilo) tedarik edilir, 10 kişi arasında devir edilir.
Bu devir işlemi kaç sefer de yapılsa fiili olarak bir şeyi değiştirmez ama Ulema bu fetvayı ilahi merhamete dayanarak vermişler. Yani derler ki bu borçlu kişinin mirası olmadığına göre boynundaki ilahi borç tam olarak fiilen ödenemez, biz bu devirle Allah’a sığınarak şöyle demiş oluruz: ya rap, bu ölü borçlu olarak ölmüş, miras da bırakmamıştır. Biz bu devir yöntemiyle senin merhametine sığınır borcunun silinmesini talep ederiz.
Evet, Oruç, namaz, zekât borcundan başka, kul hakları, borçlar, emanet, hırsızlık, dövmek, sövmek, alay, iftira, gıybet gibi kul hakların da ıskatı yapılır. (Cila-ül-kulub)
Bazı din cahilleri, ıskatı kabul ediyorlar, fakat ıskat devri için, (Parayı, bir başka fakire hediye etmekle ıskat nasıl yapılır, kim kandırılıyor?) diyorlar. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: (Bir kimse, zekâtını fakire verse, fakir de zekâtı aldıktan sonra, getirip zengine hediye etse, zekât verilmiş olur.) Şafii de bu fikirdedir ve ıskat yani 10 kişi arasında yapılan devir de bunun gibi caizdir. [ ibn-i abidinZekât bahsi]
Hakka namzet ol.