SON DAKİKA
hava
Advert
Google News

SAĞLIK, ZAMAN VE EMEK

Son Güncelleme :

2024-07-24 14:53:19

       Sağlık, zaman ve emek insan yaşamında, değeri en çok bilinmesi gereken unsurlardır ama maalesef bu güzel nimetlerin değeri pek bilinmiyor. Oysaki yaşam kalitemizi bunlar belirliyor.

       Söz konusu unsurların değeri bilinmediğini nereden biliyorsun? Diyen sesleri duyar gibiyim.

       Taa kaldırımlara kadar taşan kahvehaneler, bu unsurların değeri bilinmediğinin bir delili değil mi?

        Kahvehaneler, evlerin, camilerin, dergâhların ve de meydanların dışında sosyalleşme alanı olarak ortaya çıkan ilk mekanlardır.

       Anadolu’da, köylerde kadın ve çocuklar rahatsız olmasın diye rutin işlerini bitiren hem dinlenmek hem sosyalleşmek hem de olup bitenlerden haberdar olmak için orta yaş ve yaşlıların gittiği mekanlardı.

       Kasabalarda da yukarıda saydıklarımızla birlikte zorunlu durumlarda senlibenli olmadıkları kişilerle bir araya gelme yeridir kahvehaneler.

       Ancak günümüzde bu mekanların kullanım amacı değişmiş. Çoğunlukla işi ya da bir hedefi olmayanların zamanlarını orada harcayanların meskeni haline gelmiş.

       Sabah uyanır uyanmaz kahvehaneye giden otuz otuz beş yaş arası gençleri biliyorum ve bunlar kahvehanenin açılışından kapanışına kadar yaşlılardan daha çok orada zamanlarını geçiriyorlar. Söz konusu yaş aralığındaki gençler,  adeta o mekanın müdavimi olmuşlar. Sizce de çalışmak için en verimli yaş grubu bu değil mi?

       Kahvehaneler dolup taşmakta, eskiden olduğu gibi bu gün de yalnız otuz otuz beş yaş arası değil de otuz yaşından daha küçük yaş grubundan tutun da seksen yaş üzerindekilere kadar zamanının çoğunu kahvehanelerde geçirenler var.

       Yazık vallahi yazık. O taburelerde uzun süre oturmak bedene eziyettir, zulümdür, sağlığa zarardır. Bu bir sağlık kaybıdır, zaman kaybıdır ve maddi bir kayıptır.  

       Oysaki her bireyin kendine özgü sorumlulukları vardır, sorumluluk bilincinde olan kişinin orada o kadar oturacak zamanı yoktur.

       Bir mesai arkadaşımın iki çocuğu vardı, eşi öğretmendi. Eşi okul dışında hep kahvehanede olurdu. Kadıncağız bir yandan sekiz beş mesaisine riayet etmeye öte yandan da çocukları büyütmeye çalışıyordu.

       Bir gün bu arkadaşın çalışırken ağladığını gördüm. “Hayırdır?” dedim. “Valla bittim artık. Bir yandan iş yerinin koşuşturması, stresi bir yandan ev işleri bir yandan da çocuklara bakmak beni yordu artık, yıprattı ya. Akşam küçüğün ateşi çıkmış adama belki on defa mesaj attım, çocuğun ateşi çıkmış gel hastaneye götürelim, baktım adamın mesajıma cevap vereceği yok, bu kez telefonla aradım, ‘bir el daha oynayıp geliyorum’ demez mi?  Bekle bekle adam kahvehaneden gelmedi. Çocuğu alıp hastaneye götürdüm. Böyle şey mi olur ya... Bir öğretmen, bu kadar boş oturur mu, kişiyi sağlığından eden bir yerde uzun süre durur mu? Hele  sen söyle. İnsan zamanını bu kadar boş yere harcar mı? Bu bir sorumsuzluk değil de nedir? Öğretmen bunu yapıyorsa benim sıradan bir vatandaşa diyecek hiç bir şeyim yok,” deyip hüngür hüngür ağladı.

       Mesai arkadaşıma katılıyorum. Hele hele bir eğitimcinin böyle davranması, kahvehanede saatlerce oturup ailesini ihmal etmesi hiç hoş bir davranış değil. Maalesef buna benzer ne çok öyküler duyuyorum.

       Kahvehanelerin kapatılmasından yana değilim ama kaldırımlara taşmamak kaydıyla. Elbette kahvehanelere gidilsin, olumlu yanları vardır. Erkeklerin kağıt ve taş oyunları oynayarak zihnen dinlenebilecekleri yerdir, bir sosyalleşme alanıdır. Ama  zamanın çoğunu orada geçirerek hem maddi olarak hem  zamanından hem de sağlığından olmamak, özellikle de aileyi ihmal etmemek gerek.

       Umarım eskiden kıraathanelerde olduğu gibi günümüz kahvehanelerinde de müşteriler, dergi ve gazete okuyup kendilerini geliştirerek zamanlarını geçirirler.

       Sağlığınızın, zamanınızın ve de emeğinizin değerini bilmeniz dileğiyle kalın sağlıkla.

 

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.