Bundan önceki iki yazımı okuyanların da bildiği üzere Tekasür, Maun ve Kevser Sureleri üzerine 3 köşe yazısı boyunca bir tefekkür gerçekleştiriyorum. Bu çerçevede iki yazımı yazdım ve Tekasür ile Maun Surelerini tefekkür ve tezekkür eyledim. İnşallah bu yazıda da Kevser Suresini bu çağa bakan yönüyle tefekkür ile tezekkür eyleyeceğim.

Ya bismillah.

Bu seriye ait ilk yazımda da beyan ettiğim üzere, Tekasür Suresi, toplumsal çöküşü,  Maun Suresi, ferdi çöküşü anlatır. Kevser Suresi her iki çöküşten kurtulacak olanları anlatır. Buna göre yalnızca zorluklara karşı sabır ve namazla dayanma gücü içinde olanlar ki, bunlara Kevser gibi bir mucizevi yardım gelecek ve onlara Ebterler (Ebu Lehepler, Ebu Cehiller ile her çağın Firavunları) hiçbir zarar veremeyecektir.

Bu şekildeki görüşüm mevcuttur. Bu hususta aşağıya yazdığım şu görüşler de şahsıma aittir. Ve yalnızca şahsımı bağlar. Bu düşünceme katılıp katılmamada serbestsiniz.

 

Kevser Suresi'nde geçen "Biz sana Kevser'i verdik" beyanından Ahirette sunulacak bir nimet (havuz, nehir) gibi hususlar anlaşılacağı gibi Kevser’in Bu Dünya’da Peygamberimize özel olarak sunulmuş ve Peygamberin yolundan giden mü'minlere genel olarak sunulacak kudret, nusret ve imkanların anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.

 

Yani “Kevser” kavramını yalnızca Ahiret ile sınırlı anlamamak gerekir.

Yani Kevser biz Mümin’ler için Dünya ve Ahirette imkan ve nimettir.

 

Zaten Kevser Suresinde "Biz sana Kevser'i verdik" beyanından "o halde, şimdi" diye başlayan bir hitap ve ardında "salat et ve zorlukları göğüsle ya da kurban kes" diye  beyanlar var ki, bunlar Dünya’ya mütealliktir. Kevser Dünya ile ilgilidir.

 

Bu hususta Yani Kevser kavramı hakkında İslam Alimleri ne gibi fikirlere sahiptir. Bu fikirleri Türkiye Diyanet Vakfı’nın çıkardığı İslam Ansiklopedisinden olduğu gibi arz ediyorum.

 

Kevser Suresi: Mekke döneminde Âdiyât sûresinden sonra nâzil olmuştur. Medine’de indiğini söyleyenler varsa da sûrenin muhtevası ve üslûbu bu ihtimalin zayıf olduğunu gösterir (M. İzzet Derveze, I, 183). Adını ilk âyette geçen Kevser kelimesinden almıştır. İkinci âyette kurban kesmeden söz edildiği için bazan Nahr sûresi adıyla da anılmıştır. Üç âyetten ibaret olup Kur’an’ın en kısa sûresidir. Fâsılası ر harfidir.

 

Tefsirlerde kaydedildiğine göre sûre, Âs b. Vâil’in Mekkeli müşriklere Hz. Peygamber’den “nesli kesik” (ebter) diye bahsetmesi yahut Kureyş müşriklerinin Kâ‘b b. Eşref’e kendilerinin daha üstün olduğunu söyleyerek Resûl-i Ekrem’i yine aynı olumsuz sıfatla nitelemeleri veya Hz. Peygamber’in erkek çocuğunun vefatı üzerine düşmanlarının onun soyunun devam etmeyeceğini belirtmeleri üzerine nâzil olmuştur (Taberî, XXX, 212, 213; Süyûtî, s. 221). Müfessirlerin çoğunluğu tarafından zayıf kabul edilen, 2. âyetinin Hudeybiye’de nâzil olduğu yolundaki rivayet dikkate alınmazsa bazı müşriklerin Resûl-i Ekrem’e soyunun devam etmeyeceği yolunda dil uzattıkları, rivayetlerdeki isim farklılıklarının bundan kaynaklandığı ve Hz. Peygamber’i teselli etmek üzere bu surenin indirildiği söylenebilir.

 

Kevser suresinin ilk âyeti Hz. Peygamber’e Kevser verildiğini ifade etmektedir. Kevser kelimesi sözlükte sıfat olarak “çok, pek çok”, isim olarak da “iyilik ve hayır” anlamına gelir. Peygamber’e bahşedildiği belirtilen Kevser’in ne olduğu konusunda geniş açıklamalar vardır. Hadislerde Kevser Allah’ın Resûl-i Ekrem’e vermeyi vaad ettiği cennette bir ırmak olarak anılmış ve onun özellikleri hakkında geniş tasvirlere yer verilmiştir. Yine hadis kaynaklarında tasvir edilen cennetteki havzın da Kevser’in bir uzantısı olup Kevser adıyla anıldığı ifade edilmiştir. Diğer taraftan âlimler, Kevser’in sözlük anlamı yanında İbn Abbas’ın hadislerdeki Kevser’i Allah’ın peygamberine verdiği hayırlardan sadece biri olarak anmasından hareketle (Buhârî, “Riḳāḳ”, 53) onu nübüvvet, Kur’ân-ı Kerîm, İslâm dini, İslâm âlimleri, ümmetinin çokluğu, güzel ahlâk, ilim, şefaat hakkı, dualarının makbul olması gibi Resûl-i Ekrem’in nâil olduğu mânevî lutuflar olarak da yorumlamışlardır (Taberî, XXX, 208-209; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 124-128).

 

Sûrenin 2. ayetinde Rab için namaz kılınıp “nahr” yapılması emredilmektedir. Müfessirler, buradaki namazın farz namazlar yahut kurban bayramı namazı veya genel anlamda namaz olduğunu, sözlükte “göğüs hizasına getirmek, boğazlamak; göğsün boyun tarafına gelen boğaz çukuru” anlamına gelen nahrın da kurban kesmek yahut daha zayıf bir ihtimalle namazda elleri bağlamak veya namaza başlarken elleri kaldırıp tekbir getirmek olabileceğini belirtmişlerdir. Ayetin bu anlamlara işaret ettiği düşünülebilirse de bağlamı dikkate alındığında burada Peygamber’den, kendisine bahşedilen hayırlar karşılığında bütün şükür biçimlerini kapsayan namaz ve kurban ibadetlerini yerine getirmesinin istendiğini söylemek daha uygun görünmektedir (Fahreddin er-Râzî, XXXII, 119-128; Elmalılı, IX, 6193-6208).

 

3. âyet, asıl soyu kesik olanın Peygamber’e kin besleyip ona dil uzatan kimse olduğunu belirtir. Allah, Hz. Muhammed’e erkek çocuklar vermiş, fakat bu çocukların vefat etmesi onun son peygamber olması, hilâfetin de ümmetin tercihine bırakılması gibi birtakım hayırlı sonuçlar doğurmuştur. Ayrıca neslinin devam etmeyeceğini söyleyen düşmanları yok olup giderken onun soyu kızı Fâtıma ile devam ettiği gibi kendisine inanan ümmeti de büyük sayılara ulaşmıştır.

 

Müfessirler, namazı ciddiye almamanın veya namazda gösteriş yapmanın ve cimriliğin yerildiği Mâûn sûresinden sonra mushafta yer alan Kevser sûresinin, verdiği nimetler karşılığında yalnız Allah için namaz kılmaya ve kurban kesmeye dikkat çekmesi sebebiyle Mâûn sûresinin bir tür mukabili olduğunu söylemişlerdir. Şam’da Emeviyye Camii’nde ikindi namazından sonra Kevser sûresinden Kur’an’ın sonuna kadar olan sûrelerin okunduğu, daha çok ezberi iyi olmayanlarla çocukların katıldığı kıraat halkasına Kevseriyye denirdi (DİA, XI, 110).

 

Kevser hakkında bir de şiirim mevcuttur.

 

Onu da takdim ederek huzurlarınızdan ayrılıyorum.

 

KEVSER / SONSUZ HUZUR*

 

*“Şüphesiz biz sana Kevser  verdik. Şimdi sen Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” (Kevser Suresi, 1-2)

 

Kevser bir sure, Kuran’da en kısa sure.

Dünya göz açıp kapanıncaya kadar bir süre.

 

Namaz kılmak, kurban kesmek bir Kevser.

Kevser, arkandan bıraktığın tüm hayırlı eser.  

 

Kevser, Yüce Rabbimizden bahşedilen her nimet.

Allah gani ve zengindir, Allah’tan iste ganimet.

 

Kur’an ve Hadis-i Şerifler de elbette bize Kevser.

Sonsuz Huzur senin, bu ikisine tabi olursan eğer.

 

Vesselam.