Kudüs, Mekke ile Medine’nin ‘HAREM’ denilen mukaddes toprakları özel mülkiyete dâhil değil, cami gibi tüm Müslümanlara aittir…

Peygamberler dahi onun maliki değiller.

Bu nedenle hiçbir insan veya devlet bu üç mekâna özel mülkiyette bulunamaz, her hangi bir Müslüman’ın ziyaretine engel olamaz, engel olan kuranın tabiriyle en büyük zalimlerden sayılır.  Allah buyurur ki

 

 (  ممن منع مساجد الله من أن يذكر فيها اسمه ومن أظلم)

 

 Sadece bir insan veya devlet bu Mukaddeslerin bakımcısı (nazırı) olabilir, bu bakımcı cami bakımcısı gibi maslahata dayalı tasarruf yapabilir. Mesela cami nazırı caminin kutsiyetine zarar teşkil edecek müdahalelere engel olabildiği gibi üç mukaddes mekânın nazırı da bu suratta engellik teşkil edebilir.

Nazır kutsiyete münasip tasarrufta yetkilidir,  kutsiyete ters olan tasarrufta yetkili değildir. Eğer nazır, bakımına, korunmasına, kutsiyetine leke getirirse bütün Müslümanlar onu azıl eder, başka bir nazır veya nazırları görevlendirirler.

Bu nazır Müslüman ve kabil olacak, onların izzet ve kutsiyetine leke getirmeyecek, onların kutsiyetine inanmayanlardan olmayacak, kutsiyete leke sürecek gayri Müslimlerin müdahalesinden uzak kılacak. Allah buyurur ki: ( إِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ )

(Ancak Müslümanlar kabayı ve diğer camileri tamir eder bakım ve muhafazasını sağlarlar.)

Evet, esefle deriz ki bir zaman bu mukaddes topraklarımız İngiliz’in, bu gün de ABD’nin tasarrufundadır. Geçenlerde ABD başkanı Trump mukaddes toprakların nazırı mesabesinde olan krallara dedi ki: Bizden olmazsa siz bu koltukta iki gün kalamazsınız.

Allah’ım, İslam âlemi adına ne kadar acı bir musibet bu.

Demek mukaddes topraklarımız bizim değil, başkasının tasallutundaymış. Bunun için evvelki bir makalemde  “Uyanamadık”  diyerek dert yanmışımdır.

 Allah’ım, bizi uyandır. Hakka namzet ol.