Anadolu bizim canımız ve ezelden ebede vatanımız. Bu gerçeği ruhumda sonsuza dek hissediyorum.

Bu aziz Vatanı bir emanet biliyorum. Emanetin sahipleri olarak da iki Ecdadı en öncelikli görüyorum. Benim için Anadolu denildiğinde iki isim, en mühim. Birincisi Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan. Allah ondan ebeden razı olmuştur

Malazgirt Meydanında Bizans Ordusu ile savaşa üzerinde bembeyaz kefen ile çıktı ve Bizans'ı mağlup ederek yıktı.

Büyük Komutan Alparslan der ki; “Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır!” Bu hitap Müslüman Türk Milletinedir. Elhamdülillah bu vatan sonsuza dek bizim. İnşallah kaybolmayacak Ey Alparslan bu topraklarda izin.

Anadolu denildiğinde akla gelen ikinci isim Yavuz Sultan Selim Han'dır. O benim için canından öte bir candır. Allah ondan razı olmuştur.

Yavuz Sultan Selim Han der ki; “Milletimde ihtilâf-u tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hattâ bi-karar eyler beni, İttihadken savlet-i a'dâyı def'a çâremiz, ittihad etmezse millet, dağdar eyler beni.”  Yavuz Sultan Selim Han Devletin ve Milletin birlik ve dirliğine o kadar hassasiyet gösteriyor ki, “eğer Milletim ve Devletim ayrılık içinde sorun ve sıkıntıda olursa, kabrimde huzur bulamam” diyor.

Selçuklu Sultanı Alparslan ve Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim Han gerçek önderlerdendir. Başka önderlere benzemezler. Başka önderler bize gerek değildir.

Bize Sevgili Peygamberimizin (asm) yolunda giden önderler gerektir. Selçuklu ve Osmanlı Sultanları hepsi de Sevgili Peygamberimizin Efendimizin (asm) izini takip ettiler.

Sultan Alparslan ve Yavuz Sultan Selim Han önder de biz kimiz? Sual bu. Cevabını verelim. İşte cevap: Biz gariban bir kuluz.

Biz Anadolu’nun kutsal vatan oluşu ve birlik ve beraberlik ile korunması gerekliliği noktasında Alparslan ve Yavuz Sultan Selim Han çizgisinde ve aynı doğrultuda hareket eden bir gariban kuluz.

Vallahi bu uğurda can veririz. Yeter ki Anadolu hep İslam kalsın, Allah bu uğurda şehadetle ve selametle canımı alsın. Fazla söze gerek var mı? Buraya kadar söylediklerim oldukça manidar. Haydi hayırlısı olsun.

Yazım konuyla alakalı bir şiirimle son bulsun. İsmi de zaten yazımızın başlığını taşıyor.

GÜZELSİN/ÖZELSİN ANADOLU

Ruhuma şifasın, ilaçsın.

Başımda yerin var, taçsın.

Toprağında çiçekler açsın.

Güzelsin sen Ey Anadolu.

 

Suların gürül gürül çağlar.

Huzur verir yemyeşil bağlar.

Senden uzak kalan ağlar.

Dağın taşın bereket dolu.

 

Kim dost, kim düşman sezerim.

Sana düşman olanı ezerim.

Ondan sonra gururla gezerim.

Sen bizim için kutlusun kutlu.

 

Her ferdinde, iman ve şuur.

Bu vatana sahip olmak gurur.

Sonsuza dek verir bize huzur.

Cennet misali bak, sağı solu.

 

Seninle yaşar, nefes alırım.

Bir uçtan bir uca ses alırım.

İşte öylece zinde kalırım.

Mutlu edersin sen bizi mutlu.

 

Yerin kutlu, hep dosdoğrusun.

Ne dalın, ne yaprağın kurusun.

Allah seni ebeden korusun.

Uğrasın sana iyilerin yolu.

 

Bizim için sen ulu bir çınar.

Düşmana olursun ateş ve nar.

Dar ederiz onlara Dünya’yı dar.

Söz veriyor Allah’ın bu kulu.

 

Alparslan'dan bize bir emanetsin.

Yavuz'dan güvence, metanetsin.

Başkasını bu gönlüm ne etsin?

Güzelsin sen Ey Anadolu.

Özelsin sen Ey Anadolu.

 

Vesselam.