Toplumun temel yapı taşı bireydir, aile bireylerden oluşur. Aile, toplumun nüvesini oluşturan kutsal bir müessesedir. Aile huzuru, ailedeki bireylerin uyumlu, fedakâr ve sorumluluk bilincinde olup olmadıkları belirler. Bir ülkenin refah düzeyi ve de huzuru ailenin huzurlu veya huzursuzluğuna bağlıdır.
Yıllar önce, bir aile dostumuzun kızı olan Leyla Hanım, annesiyle telefonda konuşmak için ara ara evimize geliyordu. Leyla Hanımın ailesi, İzmir’e yerleşmişti. Tabii o yıllarda şimdiki gibi cep telefonları yoktu.
Leyla Hanımın dediğine göre severek evlenmişti. Leyla Hanımı en son gördüğümde altı ve sekiz yaşlarında iki erkek çocuğu vardı. Leyla Hanımın eşi Ahmet Bey, Leyla Hanımı son gördüğümden iki yıl önce bir trafik kazası geçirmişti. Bir sabah ekmek almak için yolun karşı tarafına geçerken karşıdan gelen aracın çarpması Ahmet Beyi bir süreliğine yatalak yapmıştı.
Ahmet Bey’in vücut bütünlüğünde herhangi bir eksiklik yoktu ancak sol ayağında ciddi bir ezilme olduğundan adam hiç yürüyemiyordu. Adamın annesi adama bakıp ayağına düzenli olarak masaj yapınca Ahmet Bey, yavaş yavaş yürümeye başladı. Normal yaşantısına döndü. İşine gidip geliyor evin ihtiyacını karşılıyordu ancak aksayarak yürüyordu.
Leyla Hanım, bizde annesiyle telefonda her konuştuğunda fındık kabuğunu doldurmayan meselelerle kocasını, annesine şikayet ediyordu. Anne kızına ‘Yavrum huzurunu böyle eften püften şeylerle bozma, yuvanı yıkma’ diyeceğine sanki Ahmet Bey, Leyla Hanıma şiddet uyguluyormuş gibi “Vah vah vah! Boynu devrilesi! Bırak ne işin var o adamın yanında.” deyip hoş olmayan laflar sarf ediyordu adama.
Leyla Hanım, telefon konuşması yapıp gittikten sonra her seferinde annem, “İnsan yuvasını böyle saçma sapan şeylerle yıkar mı, aile huzurunu bozar mı?” diye kendi kendine söyleniyordu.
Ta ki bir gün kadın, annesiyle telefon görüşmesi yapıp ahizeyi bıraktığı gibi annem, “Bak beni dinle kızım!” dedi. “İnsanın huzuru bir kendi elinden bir de başkasından bozulur. Bu anlattıklarından çıkardığım kadarıyla sen kendi huzurunu kendin kaçırıyorsun. Yapma bunu kızım! Yarın pişman olursun, fakat artık geç olur. Kurulu bir düzenin var, eşin var evladın var ve gördüğüm kadarıyla da eşin mülayim biri. Hem adam çalışıyor aç değilsin açıkta değilsin daha ne istiyorsun kızım? Varsın adam aksasın, varsın sen yürürken o geriden gelsin, varsın seninle dans edemesin varsın bir düğünde seninle halay çekmesin. Yani bunlar sorun mu kızım? Sen de onun yerinde olabilirdin. Bir empati kur kızım benim. Hem sen her sağlıklı çiftin dans ettiğini ya da halay çektiğini mi sanıyorsun? Aha kaç yıllık evliyim daha bir güne bir gün amcanla halay çekmiş değiliz. Ne yani ben bunu sorun mu edeyim? Bunlar önemsiz şeyler... Hem kendin de diyorsun ‘ne giydiğime ne yediğime ne de içtiğime karışır,’ daha sen ne istiyorsun kızım? Söylesene! Kızım evlilik fedakârlık ister, emek ister, sevgi ister. Sen bir annesin yapma bunu!” dedi ama kadın oralı bile olmadı günler sonra duyduk ki çocukları alıp İzmir’e babasının evine gitmiş.
Yıllar sonra kadının mutsuz olduğunu “Keşke böyle bir şey yapmasaydım, kendimin, çocuklarımın ve de eşimin düzenini bozmasaydım, huzurumuzu kaçırmasaydım. Çok pişmanım yaptıklarıma.” dediğini duyduk ne yazık ki.
Tabii o yıllarda bu tür şeyleri sorun eden çok az eş vardı ve duyduğumuzda çok şaşırıyorduk. Fakat maalesef günümüzde çok saçma sapan şeyleri sorun edip ayrılmış eşlerin, dağılmış ailelerin sayısı artmış ve huzursuz aile sayısı da çoğalmıştır.
Aile içerisinde önemli bir sorun vuku bulmuşsa ve sorun çözülemiyorsa, şiddetli bir geçimsizlik varsa ya da şiddet uygulanıyorsa elbette ayrılma olsun. Ama basit sebeplerden ailenin huzuru bozulmasın. Özellikle de geleceğimiz olan çocukların düzeni bozulmasın huzuru kaçmasın.
Tekrarlıyorum ailenin huzuru toplumun da huzurudur. Bana göre en elzem konulardan biridir. Bir an önce bu konu üzerinde durulmalı, aileler bilinçlendirilmeli, ilgili kurumlarca etkinlikler düzenlenmeli, farkındalıklar yaratılmalıdır.
Huzur, kendini güvende hissetmektir, gönül rahatlığıdır, zihnin dinginliğidir, empati kurmaktır, bulunduğu ortama uyum sağlamaktır, sorumluluğunu bilmektir, sağlıktır, varlıktır, güzelliktir.
Gerek sosyal gerek çalışma gerekse aile ortamında kısacası yaşamın her alanında herkese huzur diliyorum.