Her şeyde bir edep olması gerektiği gibi çocuğa isim vermede de bir edep olmalı. Kişiyi rencide etmeyecek, değersiz kılmayacak, hoş olmayan şeyleri çağrıştırmayacak, bir karışıklığa mahal vermeyecek ve hayatı zorlaştırmayacak bir isim olmalı.
İsmin insan yaşantısında büyük bir önemi vardır. Anlamı güzel olan, kulağa hoş gelen, insanın gönlünü okşayan, telaffuzunda zorluk çekilmeyen isimler hem kişi hem de karşı taraf için bir kolaylıktır, güzelliktir.
Yaşlı bir komşumuz vardı. Hep derdi ki, “Kimliğimi çıkaran nüfus memuru dünyasından bezmiş biri olmalı. Babam ismimi Perihan koymak istemiş, nüfus memuru da adımı Perişan koymuş, o gün bugündür perişanım.” deyip, “Çocuklarınıza güzel isim verin. Böyle hoş olmayan isimlerle çocuklarınızı yormayın, üzmeyin.”
Kadın yaşlanmış hala her konuşmasında isminin kendi hayatına sirayet ettiğine, nüfus memuru ismini yazarken babasının neden dikkat etmediğine sitem ediyordu. Çocuklara ileride kendilerini mutsuz edecek isimler verilmemeli.
İsmin, kişi hayatına sirayet ettiğine inanıyorum. Hani derler ya, ‘bir kişiye kırk defa deli dersen deli olur.’
Bir de, birden çok isimliler var bu da ayrı bir eziyet.
Seksenli yıllarda, okulun birinde ilkokul beşleri okutuyordum. Yetmiş beş kişilik bir sınıftı. Bir öğrencinin ismi-isim değiştirilmiş- Hasan Aysan Ali RAMAZANOĞLU’ydu. Tabii o zamanlar şimdiki gibi bilgisayar yoktu. Yoklama defteri, not defteri, sınıf geçme fişi, karne ve diploma elle yazılıyordu. Yazarken zamanımı alması ayrı, yazılacak haneye bu ismi sığdırmak da ayrı bir eziyetti. Bu çocuk ileride sınavlara girerken, ismini kodladığı her seferinde ne eziyet çektiğini varın siz düşünün. Hayat, zaten çocuğu yoracak, bir de biz hayatı zorlaştırmayalım.
Lise yıllarımda uzun ismin sıkıntılı olduğuyla ilgili arkadaşlar arasında şöyle bir masal anlatılırdı.
Zamanın birinde Çinli iki kardeş varmış. Büyüğün adı Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo, küçüğün ise Can imiş. Can, bir gün kuyuya düşmüş. Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo koşarak annesine gitmiş, “Anne, kardeşim Can kuyuya düştü.” demiş, annesi, “Koş koş, babana haber ver.” demiş. Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo babasına koşmuş, “Baba, kardeşim Can kuyuya düştü.” demiş. Baba, “Oğlum, koş amcana haber ver, gelsin.” demiş. Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo amcasına koşmuş, “Amca, kardeşim Can kuyuya düştü.” demiş. Amcayla baba koşup Can’ı kurtarmışlar.
Yine bir gün kardeşler oynarken bu kez Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo kuyuya düşmüş. Can koşarak annesine gitmiş, “Anne, Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo kuyuya düştü.” demiş. Anne, “Oğlum, koş babana haber ver.” demiş. Can babasına koşmuş, “Baba, Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo kuyuya düştü.” demiş. Baba, “Oğlum, koş git amcana söyle gelsin.” demiş. Can koşarak amcasına gitmiş, “Amca, kardeşim Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo kuyuya düştü.” demiş. Amca ile Baba kuyuya koşmuşlar, Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo’yu kurtarmışlar. Ama adının uzunluğundan, Can’ın haber vermesi, babayla amcanın kuyuya yetişmesi zaman aldığından Tiki Tiki Tempo Noserembo Çari Bari Ruçi Titaritempo uzun zaman hasta yatmış. Bu meseleyi duyan herkes uzun isim vermekle hata yaptığını anlamış ve o günden sonra hep kısa isimler verilmiş. Çinlilerin kısa isimli olmaları da bundanmış, diyorlardı.
Bizde her ne kadar böyle uzun isimler yoksa da yine de birden fazla isimli olanlar çoktur ve bu hem kişi için hem de karşı taraf için sıkıntı olabiliyor.
Çalıştığım kurumun birinde-isim değiştirilmiş- Papatyam isminde bir kadın arkadaşımız vardı. Bir gün şube -şube amiri erkekti-amiri o arkadaşımıza bir görev verecekken ismiyle hitap etti, birden, “Bacım git kocana söyle o ismini değiştirsin! Sen nerden papatyam oluyorsun! Böyle isim mi olur?” diye kızdı.
İsimde iyelik eki olmamalı.
Çok güzel isimler varken neden saldırganlık çağrışımları yapan isimleri çocuklarımıza veriyoruz onu da anlamış değilim.
Bir de unisex isimler vardır ki bunlar hem karmaşıklığa mahal veriyor hem de alay konusu olabiliyor. Yıllar önce stajımı yaptığım kurumun birinde müdür ve müdür yardımcılarının sekreterliğini yapan kişinin ismi -isim değiştirilmiş- Leyla idi. Leyla genel de kadın ismi olarak biliniyor. Bir grup arkadaşla atölyenin önünde oturmuş staja başlama ile ilgili dosyanın kime teslim edileceğine dair konuşuyoruz. O arada Ali adındaki arkadaşımız, “Yahu sekreterliğe bakan Leyla Hanım ne güzel bir kadın? Bir kadın o kadar güzel olabilir mi? Vallahi o kadar güzel ki anlatamam. Hem ruhu hem de kendi çok güzel, gidip dosyamı ona teslim ettim, benimle öyle ilgilendi ki” demesiyle İbrahim arkadaşımız, “Oğlum sen bizimle kafa mı buluyorsun? Sekreterin Bey olduğunu bilmiyor musun? Leyla Hanım değil Leyla Beydir.” deyince hepimiz güldük.
Hem alay konusu olabilecek hem de karmaşıklığa mahal verecek isimleri çocuklarımıza vermeyelim.
Kişi, ismini hayatı boyunca taşıyacağından ebeveynler çocuklarına isim verirken iyi düşünmeliler.
Çocuklara ileride sorun olmayacak ve de sevebilecekleri isimlerin verilmesi dileğiyle kalın güzellikle.