Dünyayı yaşanabilir kılmak, ancak iyilikle mümkündür. Eğer bütün insanlık iyilikte karar kılarsa, küresel iyilik sağlanmış olur. İyilik, başkasının derdiyle dertlenmektir, merhameti kuşanmaktır, adaleti tesis etmek ve empatik yaklaşmaktır. Çağımızın gittikçe yaygınlaşmakta olan depresif ruh hâlinin, bunalım ve buhranların şifası, iyilikten ve iyilik yapmaktan geçer. Çağımızın vebası olarak bilinen anlamsızlık ve amaçsızlıktan türeyen korku, kaygı, stres, gerginlik ve can sıkıntısı da ancak insanın fıtrat yasası olan İslam nizamı ile kopardığı bağını tekrar kurması, köklerine sarılması ile aşılabilir. Zira insan için en büyük kayıp, anlam kaybıdır. Varlığının, varoluşunun anlamını, güzelliğini, hikmetini yitirmesidir, insanın. Bu alanda başarılı olmak için temel değerleri savunan, koruyan, kollayan, içselleştiren ve destekleyen iyilikle mümkün olabilir.
Bir anekdot anlatılır:
Yatakta yatan adam, baş ucundaki genç doktora:
— Allah senden razı olsun evladım, dedi. Bu ameliyatı yapmak için yurtdışından buraya kadar gelmeni yaşadığım sürece unutmayacağım.
Ameliyat edilen hasta, büyük bir hastanenin başhekimiydi. Tedavisi yalnızca yurtdışında mümkündü. Hastalığı aniden artınca çoğu öğrencisi olan öteki doktorlar, onun uzun bir yolculuğa çıkmasını doğru bulmadılar. Kurtulma ümidi az olmasına rağmen tedavi etmeye karar verdiler. Fakat o hastalığın sayılı uzmanlarından olan bu genç doktor, nereden haber almışsa almış ve bir hızır gibi yetişip onun kurtulmasına vesile olmuştu.
Yaşlı doktor, yattığı yerden genç adamın elini tutuyor ve onu bırakmamak için durmadan konuşuyordu. O elleri okşar gibi sıvazlarken, şöyle diyordu:
— Ben, doğum uzmanıyım, diye devam etti. Bir zamanlar anne karnındaki bir bebeğin sakat olduğunu anlamış ve onun bu şekilde yaşamaktansa öldürmeyi düşünürken, kıyamayıp doğmasına müsaade etmiştim. Sapa sağlam yavruları bile ana rahminde öldürenlere inat, onun yaşamasını istediğim için hayatta bildiğim o tek iyiliğime karşılık Allah seni bana göndermiş olmalı.
Genç doktor, ellerini gevşetip biraz geriye çekildi ve dizlerinden aşağısı takma olan bacaklarını gösterirken:
— Ben de öyle düşünüyorum efendim, diye gülümsedi.
— Kurtulmasına vesile olduğunuz o çocuk, benim.
Değerlerin değersizleştiği ve hayatın sekülerleştiği bir zaman diliminde anlam üzerine konuşmak, iyiliği, güzelliği, adaleti, empatiyi öne almak her zamankinden daha anlamlı olduğu bir hakikattir.
Medeniyet tasavvurumuzda çok temel bir prensip vardır: “İyilik yap, denize at. Balık bilmezse Xalık(Yaradan) bilir.”
Bütün mesele yapılan iyiliğin karşılıksız olmasıdır. Sadece Allah rızasını esas almak, insani değerleri öne çıkarmak, insan odaklı bir anlayışla yola revan olmak, iyilik merkezli bir hayatı bina etmek, hayatın inşasında önemli adımlardır.
İnsan merkezli bir anlayışla hayatı inşa etmek ve bu çerçevede iyiliği yaygınlaştırmak, yaratılışımıza en uygun yaklaşım tarzıdır.
Farabi, “İyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın. Asıl onu kaybeden topluma ağlayın” der. Farabi’nin sözünü ettiği” iyi insan”, erdemli, kendini aşan ve her yönüyle topluma örnek olan rol model kişidir. Bu tip insanlar, kendilerini insanlığın geleceğinin inşasına adayanlardır.
Günümüz dünyasında İyi insana ne kadar ihtiyaç var!