BAZI İNSANLAR KONUŞURKEN,
KEŞKE REKLAMI ATLA SEÇENEĞİ OLSA!
Kişinin kendisini sevmesi, kendisine önem vermesi ve özen göstermesi pek normal hatta beklenen bir durumdur. Bu durum kişiyi hayat karşısında güçlü kılar, çevresinden gelebilecek tepkileri daha sağlıklı anlamlandırabilmesine ve yorumlayabilmesine neden olmaktadır. Hayatın her anında dengeyi koruyabilmek, dengede kalabilmek çok önemlidir. Bu denge kişinin iç dünyası, ruh hali için de geçerlidir. Duyguların ya da düşüncelerin aşırı uçlarda olmaması, sürekli kendini övüyor olması ya da sürekli kendisini suçlaması sağlıklı bir ruh halinin göstergesi değildir.
Çevresiyle etkileşime geçen, sosyal ilişkilerde bulunan insanların belki de en çok rahatsız oldukları konu “sürekli kendisini öven” kişilerdir. Bu kişiler hep gündemde olmayı seveler ve bir şekilde her olay ya da durumda boy gösterirler. İlgiyi çok seven bu kişiler, sevgiden ve alkıştan beslenirler ve görmezden gelinmeye, ikinci plana itilmeye asla tahammül gösteremezler. “Evet, benim çevremde de böyle kişiler var” dediğinizi duyar gibiyim. Bu kişiler aynı zamanda narsistik duygu ve düşünceleri yoğun insanlardır. Bu yapıda insanlar sürekli konuşurlar, kendileri konuşurken diğer konuşmacıları bastırmak ve onları manipüle etmek isterler, her şeyin en iyisini kendilerinin bildiğini iddia edip, gerçek duygu ve düşünmeleriyle asla yüzleşmek istemezler. Sürekli ilgi odağı olmak isterler ve bunu kaybettikleri zaman da gerginleşebilirler ve diğer insanları aşağılayarak ya da onların düşüncelerini bastırarak kendi üzerindeki duygusal baskıyı azaltmaya çalışırlar.
Bu kişilik yapısındaki insanlarla temas ettiğinizde, sizde merak uyandırdığı için bu durum önceleri hoşunuza gitmekle beraber iletişimin devamında sürekli dinleyici konumunda olduğunuzdan dolayı sıkıldığınızı ve hatta bu kişiye artık tahammül etmekte zorlandığınızı fark edersiniz. Çünkü konuşmanın içeriği önemli olmaksızın sürekli konuşurlar. Konuşmanın içeriğinin büyük kısmı ise sürekli kendisini öven, kendisini yücelten söylemdir. Çoğu zaman iç sesiniz şunu söyler: “Keşke reklamı atla” seçeneği olsa da bunları dinlemek zorunda kalmasam.
Üstünlük çabasının altında yatan bu duygu ve düşünceleri yetersizlik/değersizlik/aşağılık duyguları ile açıklayabiliriz. Bu kişiler önceki yaşantılarında o kadar çok görmezden gelinmiş, çok yoğun şekilde değersizlik duygularına maruz kalmış ve fikirleri önemsenmemiş ki, kendisini başka biri olarak anlatmaktan başka çare bulamamıştır. Aslında bu kişiler maskeler kullanarak kendisini kabul ettirmeye, kendisini sevdirmeye çalışmaktadır. Ancak bunu yaparken duygu ve düşüncelerini o kadar abartılı bir formda kullanır ki o kişiyi dinleyenler ya da izleyenler bırakın sempati duymayı, ciddi manada itici bir manzara ile karşı karşıya kalırlar. “Beni sevin, beni görün, beni sürekli takdir edin” beklentisiyle aslında olmadığı bir karaktere bürünen kişi, bu motivasyona kendisini öylesine kaptırmıştır ki kullandığı dilin, yapmacık duygu ve düşüncelerinin çevreye verdiği rahatsızlığın farkında bile değildir. Bu anlamda kendisine bir eleştiri yöneltildiğinde ise tepki gösterecek, başarılarının kıskanıldığını söyleyecek ve asla “kusursuz kimliğinden!” taviz vermeyecektir.
Sürekli kendisini öven bu tip kişiliklerde asıl patalojik olan ise çevresindekileri küçük, değersiz görme/gösterme eğilimidir. Kolay kolay kimseyi beğenmeyen bu kişiler sosyal yaşantılarında ve duygusal ilişkilerinde sık sık problem yaşarlar, yardım çağrılarına kulak vermezler ve değişime mutlaka direnç gösterirler.