İSLAM’DA SAVAŞ
İslam kelime “ selâm” (barış) ile aynı kökten gelir. Allah’ın bir ismi “ es-selam” oluşu, Müslümanların birbirleriyle karşılaştıkları zaman bu sözle selamlaşmaları da barışın Müslümanlar açısından önemli olduğunun beyanıdır. Kur’an’ı Kerim’de “ Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır. (Bakara 208)
Bu ayet sadece Müslümanları barışa davet etmemekte, barışı bozmanın şeytana uymak olduğunu ifade etmektedir.
Hayatı tümüyle kuşatmak isteyen bir din, hayatın bütün gerçeklerini göz önüne almak zorundadır. Bazı insan ve grupların bu realiteyi görmezden gelerek savaşa karşı çıkmaları ne savaşı yeryüzünden kaldırabilir ne de modern teknolojinin imkanlarıyla savaşın yıkımından insanlığı koruyabilmiştir. İslam, hiç değilse dar anlamda eşyanın tabiatında mevcut bulunan savaşı hiç yokmuş gibi saymaktansa onu kabul ederek, onunla ilgili yasalar koyarak tahribatını sınırlı tutmuştur. ( Seyyid Hüseyin Nasr)
İslam’da savaşın meşruluğu Hanefiler, Hanbeliler ve Maliki hukukçuların çoğunluğuna göre gayrimüslimlerle savaşın sebebi, onların müslümanlara karşı savaş ve tecavüzleridir. Şâfiîler göre ise gayrimüslimlerle savaşın sebebi onların küfrüdür.
Savaş sebebinin savaş olduğunu söyleyenlerin dayandıkları deliller:
“ Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa siz de onlarla topyekün savaşın” (Tevbe 36) Gayrimüslimlerle savaşı emreden ilk ayet olan” size savaş açanlarla, Allah yolunda siz de savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin, Şüphesiz ki Allah aşırı gidenleri sevmez ( Bakara 190) ayeti de savaş sebebinin savaş olduğunu göstermektedir.
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir savaşta öldürülmüş bir kadın görünce “ Bu kadın savaşmıyordu! “ diyerek ileri birliklerin başında bulunan Halid b. Velid’e haber gönderip kadın ve çocukların öldürülmemesini emretti ( İbn Mace) Eğer savaşın sebebi küfür olsaydı savaşta kadınlarında öldürülmesi gerekirdi. Aynı sebebe bağlı olarak çocuk, yaşlı, kör, yatalak hasta, din adamı ve çiftçiler de savaşta öldürülmezler.
Savaş sebebinin küfür olduğunu söyleyenlerin dayandıkları deliller:
Şafiilere göre, gayrimüslimlerle devamlı savaş vaciptir. Müslüman veya antlaşmalı kimselerden başkası kalmayıncaya kadar imkan dahilinde savaşın sürdürülmesi gerekir.
Kuran-ı Kerim’de “ Haram aylar çıktığı zaman artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları (esir) olarak yakalayın, onları hapsedip, onların bütün geçitlerini tutun” (Tevbe 5)
Hz peygamber “ insanlarla Allah’tan başka ilah yoktur demelerine kadar savaşmakla emrolundum” (Buhari) buyurmuştur.
Küfür büyük bir cinayet ve aynı zamanda münkerin en kötüsüdür. Bu sebeple küfrün devam etmesine müsaade etmek caiz değildir. Zira mefsedetin izalesi imkan oldukça vaciptir. Allah’ı inkar ise mefsedetin en büyüğüdür.
İslam hukuk prof’u Ahmet özel savaş sebebinin savaş olduğunu savunanların delillerini şu şekilde değerlendiriyor.
Savaş sebebinin küfür olduğunu savunan hukukçuların mesned kabul ettikleri ayetler, esasen sebeplerin ortaya çıkmasıyla başlamış bulunan bir savaş esnasında veya savaşı sonuçlandırmak için yapılması gereken hususları açıklamaktadır. Bir başka ifadeyle, savaşın niçin yapıldığı değil, nasıl yapılacağını göstermektedir. Delil olarak gösterdikleri hadiste geçen “ insanlar” dan maksat özellikle Arap müşrikleridir. “ Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah’tan afiyet dileyin. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabredin ve bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır” ( Ebu Dâvud) diyen rahmet peygamberini dünyaya savaş ilan etmiş göstermek ilim ve insafla bağdaşmaz.