Allah’ın insanlara, insanların da birbirlerine ve diğer canlılara acımalarını ifade eden dini ve ahlaki bir kavram. Soluğumuz havayı zehirleyen ve bizi birbirimize düşman kılmak isteyen zalimlere inat, merhamet! Çünkü zalimlik ötekini utandırarak, aşağılayarak, onun saygınlığını ayaklar altına alarak, haklarını değersizleştirerek zulmünü icra eder. Merhamet, insan onur ve saygınlığın çiğnenmesine karşı durmaktır. Çünkü her ızdırap merhameti hak eder. Başkasının acımasızlığına katılmak, acımasız olmaktır. İşkenceciye sempati duyan kişi, onun sadist zevkine katılan, onun duyduğu heyecanı duyan kişi, onun suçluluğunu da paylaşır ya da en azından onun kötülüğünü paylaşır. Hadiste; “Zalimler hariç her insanın içinde acıma duygusu vardır” denilmiştir. Acıma, adil olmayan ya da tamamen düşüncesiz, kaba bir insandaki duyarsızlıktan daha değerlidir. Dini ve ahlaki anlamda insanların birbirlerine acımaları kişinin muhatabı hakir gördüğünün ifadesi olan davranışlarla değil, kendisini onun yerine koyup ihtiyaçlarını gidermesi suretiyle olur.

Merhamet; sözlükte “esirgemek, affetmek, acımak, bağışlamak, yumuşak olmak, şefkat göstermek” anlamlarına gelen “rahmet” kökünden türetilmiştir. Allah’a izafe edildiğinde; “Allah’ın yarattıklarını nimetlendirmesi, ihsanda bulunması ve onlara şefkat göstermesidir.” Allah’ın rahmet kökünden türemiş “Rahman=rahmeti çok olan, rahmeti ve ihsanı sınırsız olan” ve Rahim= çok merhametli” olarak üzere iki sıfatı vardır. Allah “Rahman” sıfatıyla dünyada inanan ve inanmayan herkese, lütufta bulunur. Hadiste buyurulduğu gibi; “Allah kadar mağdur edilen kimse yoktur; yarattıkları kullar tarafından inkâra uğruyor fakat o onların rızkını kesmiyor.” “Rahim” sıfatıyla da ahirette sadece müminlere nimet ve ihsanda bulunacağını müjdelemiştir. Merhamet kavramı kula izafe edildiğinde de, insanların birbirlerine şefkat etmeleri, karşılıklı saygılı olmaları ve diğer canlılara acımaları anlamlarına gelir. Hadislerde insanlar dışındaki diğer canlıların yavrularına acımaları da merhamet kavramıyla ifade edilmiştir.

Allah; “Rahmetim ise her şeyi kuşatır”(A’raf:156) “Rabbin zengindir rahmet sahibidir”(En’am:133) demiştir. Hadiste de; Allah’ın, rahmeti yüz eşit parçaya ayırdığı, bunlardan doksan dokuzunu kendisnde tuttuğu, birini ise yeryüzüne indirdiği, bu bir parça merhamet duygusu sayesinde bütün yaratıkların birbirine acıdığı, hatta atın yavrusuna acıdığı için onun üzerine basmadığı ifade edilmiştir. Başka bir ifade de;  güçsüz durumda olan küçük ve yaşlılara acımayanların İslam cemaatinden olamayacağını belirtirken, bir başka hadiste de merhamet etmeyen kişiye merhamet edilemeyeceğini de ifade etmiştir. Torunları ile şakalaşıp onları öperken yanına gelen kişi ey Allah’ın rasulü! Siz çocuklarınızı öper misiniz? Oysaki ben hiç çocuklarımı öpmemişimdir. Kendisine Allah senin kalbinden merhameti almışsa ben ne yapabilirim denilmişti.

Adil halife Ömer, bir kişiyi vali olarak tayin etmiş ve mazbatasını kendisine vermek üzere haber yollamıştı; şahıs gelmiş bakmış ki Ömer çocuklarıyla oynar, şakalaşır ve onları öper halde görmüştü. O da Ömer’e; ey emiru’l-müminin, ben çocuklarımla oynamamışım, şakalaşmamışım ve öpmemişimdir. Ömer ona şu elimdeki, senin valilik mazbatandır, seni vali olarak tayin etmiştim fakat bakıyorum ki çocuklarına rahmet etmiyorsun, bundan dolayı başkalarına da rahmet etmeyeceksin, azl edildin sana gülle güle demişti ve başkasını vali olarak yollamıştı.

Sahih kaynaklarımızda; çölde susuz kalmış bir köpeğe kuyudan su çıkarıp içiren şahsı Allah’ın onu af ettiğini ve bir kediye eziyet edip hapseden kadını da cehenneme soktuğu zikredilmektedir. Merhamet yalnızca tüm insanlığa değil, tüm canlılara ya da en azından acı çekenlere karşı duyulan tek erdemdir. İslam, insanların, sadece birbirlerine değil, diğer canlılara karşı da merhametli olmalarını istemiştir. Hadislerde hayvanlara işkence edilmesi, onların aç ve susuz bırakılması, ateşle yakılarak öldürülmesi yasaklanmıştır. Güçlerinin fevkinde yük yüklemek, gereğinden fazla yürütmak ve istirahat vermemek de günahtan sayılmıştır. Adil devlet başkanı Ömer b. Abdülaziz döneminde yazın ölen hayvanları sarnıçlara atarlar ve kışın vahşi hayvanların yemesi ve diğer hayvanlara zarar vermemesi için dağların belirli yerlerine atılırdı. Cari olan erdemlerimizin çoğu insanı hedefler, bu erdemlerin büyüklüğü ve sınırı insanlıktır. Merhamet ise, tersine, ızdırap çeken herkesle evrensel olarak sempati kurar; hayvanlar karşısında görevlerimiz varsa eğer, bu öncelikle merhametle birliktedir ve bu nedenle merhamet belki de tüm erdemlerin içinde en evrenselidir. Hayvanların da sevilebileceği söylenebilir ve onlara karşı sadakat ya da saygı gösterilebilir. Sevgi ve cömertlik bizi ruh taşıyanlara acımaya değil, yardım etmeye yöneltmelidir. Merhamet sevgiyi ve iman etmeyi beraberinde getirir. Hadiste; “İman etmezseniz cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmezseniz iman etmiş olamazsınız” diye zikredilmiştir. Neşeli bir kindense üzüntülü bir sevgi tam olarak merhamettir. Fİ EMANİLLAH