Bilindiği gibi her insan ölüm şerbetini içer; hiçbir canlı ölümden kurtulmaz, bu ilahi takdir genel ve ebedidir.

Kişi hayatta iken mal toplar, bu mala mülk denir, öldüğü zaman bir mal bırakır, bu mal da mirasla tesmiye edilir.

Kur’an’ın tasrihiyle bu miras Allah tarafından vereseler arasında taksim edilmiştir. Erkek çocuğa bu kadar, kız çocuğa bu kadar, ebeveyne bu kadar, eşlere bu kadar, şeklinde taksim edilmektedir.

Ama maalesef günümüzde erkeklerin çoğu bu ilahî taksime muhalif olup mirasın tümünü erkeğe tahsis eder, kızları mahrum bırakırlar veya kızlar beşeri hükümden istifade ederek haklarından fazla alırlar.

Evet, genellikle baba hayatta iken malını erkek çocuklara verip kızları mahrum etmektedir veya öldüğü zaman erkek evlat mirasın tümünü gasp ederek kızları mahrum bırakmaktadır veya da kızlar kanuna uyarak haklarından fazla almaktalar.

Gasp, zulüm ve aynı zamanda haram olan bu gelenekler genellikle Doğu – Güneydoğu milletinde caridir, başka milletler bu zulme reva göstermezler. Ne babalar hayatta iken kız çocukları mahrum ederler, ne de öldüğü zaman erkek çocuklar kız kardeşlerini mahrum ederler. Ama diğer milletlerde de kızlar Kur’an’a göre değil beşeri hükme göre haklarından fazla (malın yarısını) alırlar, bu da gasbın başka şeklidir.   

Tavsiye mahiyetinde bir çağrı:

Ey babalar!...

Sizler hayatta iken kız çocuklarınızı malınızdan mahrum etmeyin, siz öldüğünüzde erkek çocuklarınız kız kardeşlerini mirastan mahrum etmesinler ve de kızlar Kur’an’ın verdiği haklarından fazlasını almasınlar.

Birkaç sene evvel bir adam 42 kez hacca gittiğini millete iftiharla anlatıyordu. Ben ona dedim ki: “Senin köyün var, o köyden kız kardeşlerine bir dönüm de vermediğini bilirim; binaenaleyh senin yaptığın 42 haccın bir tanesi kabul olabilir, hatta O da şaibelidir. 41’i ret edilecektir. Zira kendi malınla değil kardeşlerin gasp malıyla hac yapmışsın”