İnsan mutlu ve mutsuz iki şekil bulunmaktadır. Bunların mutlu olanı beyan edelim ki mutlu olmayan da mefhum-i muhalif ile bilinmiş olsun: Peygamber (sav) buyurur ki kişinin mutluluk nimetine mazhar olmasının beş öğesi vardır. Bu beş öğenin bulunduğu kişi mutludur, bulunmayan ise mutsuzdur.

1. Eşinin Salih olması. (dindar, fedakâr, iffetli, hürmetkâr).

2. Evladının kendisine hizmetkâr ve saygılı olması.

3. Beraber olduğu iş ve mesai arkadaşının sadık, doğru olması, hain olmaması.

4.  Rızkının doğduğu yerden sağlanması, başka yerlere göç etmeye mecbur olmaması.

5. Kardeş veya arkadaşının fedakâr ve sadık olması, bencil ve egoist olmaması.

Peygamber (sav) mutlunun beş öğelerini bu şekil beyan ederken maddiyatı/ zenginliği nazara almamıştır. Zira eğer kişinin bu beş nimeti mevcut değilse mal, zenginlik fayda ve huzur veremez. Amma eğer kişinin bu beş esası mevcut ise mutluluk için fazla zengin olması gerekmez, vasat bir mal dahi kâfi gelebilir. Zira bu beş esas tükenmez birer zenginliktir. Evet,  eğer karısı dindar, iffetli, fedakâr ise, kocasının aksine davranmayacak, namusuna leke getirmeyecek,  az mal ile yetinecek, moda peşine düşüp israf etmeyecek, kendi haline kani olacak, yapabildiği kadarıyla evine hizmet edecek, evin maddi hacetlerine katkıda bulunacak.

Eğer, evladı hizmetkâr, saygılı olsa huzurlu olacak, umutlu olacak, rahat kalpli olacak, tüm hayatına bereket gelecek. Eğer rızkı doğduğu yerden sağlanırsa gurbet zahmetine muhtaç olmayacak, kendi akrabası, dostları yanında olacak, gurbet sıkıntısını çekmeden mutlu yaşayacaktır. Eğer beraber olduğu kardeşi, arkadaşı, vatandaşı sadık ve fedakâr ise her zaman fedakârlıktan müstefit olacak.      

Hükema fedakârlık vasfını bir misal ile zikir ederler: “ iki sadık kardeş varmış, biri evli biri de bekâr. İkisi mahsullerini harmanda eşit paylaşırlar, herkes Kendi tahılını ambarına koyar. Bir gün bekâr olan kardeş, şöyle düşünür: benim abım evli ve çocuk sahibi olduğu için eşit paylaşma adil değil diyerek gece kendi tahılından çuvalları doldurup sezdirmeden kardeşinin ambarına bırakır. Evli olan kardeş de nasıl olsa ben evliyim eşim çocuklarım var, kardeşim bekâr, onun ihtiyacı benimkinden fazladır, diyerek gizli, kimseye sezdirmeden çuvalları doldurup bekâr kardeşin ambarına taşır. Bu gizli tedavül günlerce bu şekilde devam ederken bir gece omuzlarında çuvallar olduğu halde karşılaşırlar. Ve ikisi bir ağızdan “ işte mutluluk budur” derler.

Gerçekten doğru söylediler. Eğer ailenin, tüm fertleri ve bunun zeyli olarak toplumum bütün fertleri birbirlerine bu fedakârlık ve sadakatte olurlarsa mutsuz bir fert kalmayacak .

Peygamber (sav)fedakârlık için bu kıssaya benzer bir kıssa beyan ederek buyurur ki:   ان الاشعریین اذا ارملوا و قل طعامھم جمعوا ما عندھم فی ثوب واحد و اقتسموا بینھم بالسویة فھم منی و انا منھم. مسند احمد

“Aş’ari kabilesi fakirleştikleri zaman yanlarında olan mallarının tümünü bir elbise üstünde toplarlar, sonra eşit bir şekilde paylaşırlar. Bu fedakârlık ve eşit paylaşmalarından ötürü Onlar bendendir, ben de onlardanım.” Hakka namzet ol.