Teravih namazı Müslümanların Asr-i saadetten bu güne kadar azim ve iştiyakla eda ettikleri Ramazana ait özel ibadettir. Bu ibadet, İslam âleminin dinî ve içtimaî bariz simgesidir. Gaflete düşen bazı müminler bu namaz sayasında camileri ziyaret ederler ve bu vesileyle gaflet eseri olan hatalarından paklanıp Allah’a dönerler, tövbe edip af kampanyasına katılmış olurlar.

Ramazan-i şerifin en faziletli ibadeti, oruç tutmak, sadaka, zekât- fitre vermek, kuran okumak, sahura kalkmak ve teravih namazları kılmaktır. Başka zamanlarda okunan kuran, tutulan oruç, verilen sadakanın mükâfatı ramazanda yapılanlara erişemez. Zira İbadetler niyete göre ve mekân ve zamana göre değer kazanmaktadır. Mekke- Medine’de gerçekleştirilen ibadetler ve ihsanlar başka yerde yapılanlardan çok daha üstündür. Dolayısıyla ramazanda teravih dışında kılınan nafileler teravih yerini tutamaz, sevabın mislini kazandıramaz.

Teravihlerin tümünü (her gece 20 veya 8 veya 10 veya 18 rekât) kılmak önerilmektedir. Fakat en makbulü 20 rekattır. Evet, Teravih namazı sahabe, tabiin ve diğer Salihlerin hiç kaçırmadıkları bir ibadettir. Onlar, maddi- manevi sevap ve bereketini bildikleri ve zevk ettikleri için terk etmiyorlar. Biz de birlikte, camilerde veya icaba göre her yerde kılalım, kaçırmayalım ki, onlara tabi olma rozeti bize de takılsın, dinimizin şiarı üzerimizde görünsün, ruh ve bedenimiz, temizlensin, malımız bereketlensin, ruhumuz cilalansın ve birliğimiz, sosyal hayatimiz yenilensin, Allahın rızası kazanılsın.

Caminin yolunu teravihle ihya et.

Bu şiarı gör ve de kalbini irşat et.

Rehavete kapılma ruhunu şat et.

Vuslatın yolu bu, kesmeden, icra et.   

Hakka namzet ol.