Kuranın tabiriyle İnsanlar ‘NECDEYN (iki yol)’ yolcusudur. Eğri ve düz, YANİ iki yol.
Allah (cc) bu iki yola yürümeyi insan iradesine vermiş, hangisinden yürüse kendi hedefine yetişmesini sağlamıştır.
Eğri yoldan giden ölü gibidir, ne diriltir ne dirilir, her tavrıyla yokluğa, sapıklığa, tehlikeye saplanır, saptırır. Düz yoldan giden hem dirilir hem de diriltir, tüm tavrıyla hakikate kavuşur ve kavuşturur. Zira düz yoldan yürüyen hem kendisine hem sevdiğine, hemcinsine mutluluk, dirilik kazandırır, iki dünya saadetini temin eder ve ettirir. Eğri yoldan giden bunun tam aksidir, ölü gibi ne dirilir, ne diriltir.
Bu maruzatın bilinmesine iki örnek takdim ederim ki okuyucu bu muamma ifadenin mefhumunu müdrik olsun.
1. Evet, düz yoldan yürüyen dirilten ve dirilen imam Ömer ® ile aynı yola tevessül eden Selman Farisi kıssası bu gerçeği bize gösteriyor:
Şöyle: Ömer (r.a.) düz yoldan yürüyen ve İslamiyeti, Müslümanları da düze çıkartan, dirilten ve dirilen emsalsiz bir sahabedir. Selman’ la uhuvvet akdini yapmış, Selman onunla O da Selman’la düz yola girmişlerdir, diri oldukları gibi kendilerine intiba edenleri de diriltmişlerdir.
Şöyle: bir gün sahabeler iftiharla kendi soy, zenginlik ve mertebelerini beyan ederken, kimi ben falan bin falanım, kimi de ben de falan bin falanım derdi. Sıra Selman’a geldi. Selman (r.a.) der ki Ben Selman bin İslam’ım. Yani ben İslam oğlu Selman’ım diyerek yolun düzlük cihetini beyan eder. Ömer de, “ ben İslam’ın oğlu ve Selman’ın kardeşiyim” diyerek düz yolu beyan eder.
2. Düz yolda olup başkasını da düze getiren, dirilten ve asrımızda yaşayan bir zattan da söz edeyim:
Bismil /Tepe nahiyesine bağlı Tılşam köyünden Seyda mele Muhammet emin vardı. Zamanın en ünlü âlimlerden sayılırdı. Kardeşiyle Medine’ye gidip, Peygamberin(sav) kubbesini görünce kardeşiyle medaih söylemeye başlar, peygamberin meziyetlerini, Allah katındaki makam ve şerefini kardeşiyle beraber yüksek bir sedayla terennüm eder ve orada peygambere olan bağlılığını ve aşkını ilan eder. Memlekete dönünce her iki karısını boşar. Genç karısından bir bebek var, kadın bebeği kucağına alıp seydanın yoluna çıkar ve der ki: Seyda, sen beni ve çocuğunu neden bıraktın? Seyda, şöyle cevap verir: Hanım, eğer sen de benim gibi imam Âlinin boynuzlarını görseydin beni boşardın. Bu ifadeyle aşk, inziva ve peygambere olan saygı ve muhabbetini tüm İslam âlemine ilan eder.
Seyda bir gün zurnalı, davullu bir düğünün önünden geçerken bir zurnacıyı çığırıp zurnayı kulağına koyup çalmasını emir eder, zurnacı zurnayı onun kulağına koyar ve var gücüyle çalar. Seyda bu çalgısını beğenmez, ikinci zurnacı gelir, o da zurnayı seydanın kulağına koyup var gücüyle çalarken Seyda cezbeye tutulur, gözlerinden yaş akmaya başlar, titreyerek dinler Zurnacı da o an aşka tutulup peygamber sevdalığını söylemeye başlar ve zurna seydanın kulağında parçalanmış olur. Seyda da şöyle der: “dirilten odur ki zurnacıyı peygambere âşık kılar, zurnayı da çatlatır. Evet, eğri yolda olan zurnacı düz yolda olan Seyda sayasında düze çıkmış, dirilmiş, hatta peygamber aşık olmuştur, Seyda gibi…
Gel Babnirli, çabucak düz yola
Eğri yolu terk et, maceracı olma
Öğüdü dinle, seydayı unutma
Eğri yolu kitle, kimseye de açma.
Hakka namzet o