Çocuklarımızın, gençlerimizin her geçen gün, Kur’an ve sünnetten uzaklaştığı bir dönemde imamlara büyük bir görev düşmektedir.  

Bir öğretmen nasıl bir öğrencisini ayakta kalmasını sağlamak, zorlukların üstesinden gelmesi için hayata hazırlıyorsa, imam da o talebesinin manevi gıdasını temin edip onu ahret hayatına hazırlamakla mükelleftir. Bir caminin imamı bir mahallenin kaderini değiştirebilecek bilgi ve cesarete sahip olmalıdır. Mahallede genç, çocuk, yaşlı bay ya da bayan ne kadar insan varsa hepsine tek, tek ulaşmalı, dünya hayatına nasıl ihtiyaç duyuluyorsa, ahrete de o kadar ihtiyaç duyulması gerektiğini anlatmalıdır. Durmadan, bıkmadan, tepkilere aldırış etmeden, anlatmaya devam etmelidir. Olumsuz ve sertliklere karşı oldukça geniş ve sabırlı olmayı alışkanlık haline getirmelidir.


Yüce Allah Kur’anı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Evet, eğer sabrederseniz, sakınırsanız ve onlarda aniden üstünüze çullanıverirlerse, rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım ulaştıracaktır’’ ÂLİ İMRAN süresi 125.ayet

Bir cami imamı, cemaate beş vakit namaz kıldırmakla üstündeki vazifesini tamamladığını düşünemez, düşünmemelidir. Peygamberlerin varisleri konumundaki imamların cami içinde ya da dışında her zaman ilim dağıtma çabası içinde olmalıdırlar. Damdan düşüp ayağı kırılanın tedavisi doktordan soruluyorsa, psikolojik bunalım yaşayan, kendini boşlukta hissedenin yardımına da imam koşar, belki bir ayet ve hadisle o hayatı kararmış olan hayata yeniden bağlanır. İmam ilim öğrenmek isteyenleri ayağına gelmesini beklemek yerine, ayağa gitmeyi alışkanlık haline getirmelidir. İmam mücadele, azim, kararlılık ve cesaret konusunda herkesten önde olmalıdır. Anlattıklarına harfiyen uymalıdır ki, anlatılanlar karşı tarafa tesir etsin. Günümüzde öyle ilginç duyumlarla karşı karşıya kalıyoruz ki, insan kulaklarına inanamıyor. Mesela izinli olmadığı bazı günler cemaatini yalnız bırakan imamlar, cemaatle kılınınca sevabı büyük olan sabah namazlarının çoğunu ihmal eden imamlar, diyanet işleri başkanlığının camiler gün boyu açık olmalı talimatına uymayıp camiyi namaz kılınır kılınmaz hemen kapatan imamlar. Görevlerini hakkıyla yerine getirmeyen, aldıkları ücretin karşılığını hak etmeyen bir imamın kul hakkından bahsetmesi mümkün değildir.


İbni Ömer (r.a)dan Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdular.“kendisinin yapmadığı bir davranışa veya söze insanları çağıran kişi, ya vazgeçinceye yâ da çağırdığı şeyi kendisi yapıncaya kadar Allah’ın azabının gölgesi altındadır.’’

 

Gerçek anlamda hakkıyla görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan bir imam bir cemaatin yanı sıra bir mahallenin kaderini bile değiştirebilir. Allah bütün insanlara Allahın kelamı Kuran-ı Kerimi ve peygamberimiz (s.a.v) sünnetini korkmadan büyük bir cesaretle anlatabilen imamlar nasip etsin.

Allah’ın rahmeti, bereketi, merhameti üzeriniz olsun.

Allaha emanet olun.