İnsan yaratılış itibarıyla kendi yaşamasını, dünya ve ahret hayatına namzetliğini dengeli bir mihver üzerine düşünmeye ve kurmaya adaydır. Dünya dengesinin dilimlerini tesadüf, hesapsız, kitapsız çizecek veya yaşayacak bir varlık değildir. Zira insan, Fıtrat itibariyle programlı ve dengeli bir yapının içinden gelmiştir.  Dengenin dışına çıkıp tesadüfe bırakmakta olduğu hayatın bir kısmında isabet ediyor ise de kendi mihverinden çıktığı için tam düştüğü noktada istikrar etmesi veya netice alması mümkün olamıyor. Sadece birileriyle (ister şeytan olsun, ister şeytana benzer etkenler olsun) ölçüşme devresinde, katlandığı zahmetler kendisini dengeyi bozma tarafa sürüklüyor. Yani bu etkenlerin tesirinde olduğu için tam iradesiyle bu dengesiz hataya düşmüyor. Onun için ürettiği dengesizliğin pişmanlığını his ederken dönüş yapmak istiyor, ama mezkûr bozucu ve engelleyici etkenlerin yola koydukları cazip resimler ve de barikatlar dengesizliğin içinde kalmasına sebebiyet teşkil ediyor.        Bu dengesiz seyrin ters yürümesi dünyamızı şu küçücük formülün kapsamında tutsak haline getiriyor:   “Dünya,  güçlü dengesizlerin güçsüz dengelileri ezme yeri olmuştur” (babnirli mele)

Evet,  şimdiki Dünyanın dengesiz seyri devam ettikçe birçok cihan felaketlerinin hepimizi beklemesi aşikârdır.  Şikâyet ettiğimiz dengesizlik de budur. Bu dünya bize dengeli düzenli teslim edilmiş ve dengeyi terazide muhafaza etmek için akıl cevheri vermiş ve yüzlerce peygamberleri bu dengeyi öğretmek, ve yaşatmak için göndermiştir. Nebimiz (S.A.V. ) bir mezarın içindeki düzensiz bir kesteki görüp hazır olanlara " bu kesteki düzeltin, sizden kim ne yaparsa muhkem dengeli yapsın." diyerek dengenin her yerde gerekli ehemmiyetini vurgulamıştır. Maalesef, çok zaman dengeli çizgimizin dışına çıkıp dengesiz bir ortamın içine sürüklendiğimizi bildiğimiz halde gereken denge tedbirlerini almaya çalışmıyoruz. Gerek bireysel gerek toplumsal ve gerekse idari mekanizmaların ters çarkına bir düzen vermeyi öğütleme çizgisinden fiiliyata geçirmeyi tehir ediyoruz. Hatta Dini ve dünyevi dengeli unsurları zedeliyor, tamire yanaşmıyoruz. Merkep bile düştüğü yerden geçmemeye veya geçtiğinde dikkat etmeye önem verdiği halde, biz günde bir kaç kez aynı yerde düştüğümüz vaki iken kendi aklımızı başımıza getirmiyoruz ve düşmeyi de düşünmüyoruz.

Dengeyi bozanlar dengesizdendir.

İman ve vicdanı olmayanlardandır.

Kavgacı, zalim ve bozuculardandır.

Yıkıcı, sivri pençeli sırtlanlardandır.

Hakka namzet ol