Mescidü’l-Aksa dâhil islam memleketleri haçlıların istilası altındaydı Fatımi devletinin başı ise iktidarda kalmak için onlarla geçiniyor ve büyük komutan Salahaddin’in haçlıları kovmasına engel oluyordu. Salahaddin sonunda ümmet birliğini oluşturmak ve vucuttaki kangren olan parmağı, vücudun selameti için kesmek misali gibi, Fatımi devletini ortadan kaldırmak mecburiyetinde kalmıştı. Ondan sonra, Şam’da İran yetkileriyle bir bildirge imzalıyarak ilk olarak Şiilerin Sünnilerle birlikte hareket etmelerini sağladı. Harran bildirgesiyle de Kürtlerle bir bildirge imzalıyarak Kürtleri de aynı bayrak altında topladı ve Nüreddin Zengi’nin bıraktığı yerden devam ederek Haçlıları Hem Kudüs’ten hem de İslam memleketlerinden kovmayı başardı.
Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması için Yahudiler Theoder Herzl’i II. Abdülhamid’e gönderdiler. Herzl Filistin’de Yahudiler için bir yer istemişti. 1901 yılındaki bu görüşmede elli milyon altın karşılığında (beş milyon altın da Abdülhamid Han’ın bizzat kendisine) Filistin’de Yahudilere yer almak yolunda çabalar başladı. Ancak tarih, bu Yahudi teklifine karşı II. Abdülhamid’in verdiği onurlu cevabı saklamış ve saklamaya da devam etmektedir. Abdülhamid, gelen heyete şu cevabı vermişti:
“Herzl’e bu yolda başka çarelere bakmasını öneririm. Filistin toprağından bir karış yer bile vermeye yetkim yoktur. Çünkü toprak benim değil, onu kan ile sulayarak elde eden milletimindir. Yahudiler milyonlarını kendilerine saklasınlar. Oraya ancak İmparatorluğum dağıldığı zaman girebilirler. Kanlarımızı dökebilirlerse ve parçalanan uzuvlarımız üzerinde atlayabilirlerse alabilirler. Halkımın canlı vücutları üzerinde ameliyat deneyleri yapılmasına rıza gösteremem.”
Tarih tekerrürden ibarettir demişler. Bugün de yapılanlar aynı değil midir? 1967 yılında Filistin de Yahudi devletini kurma imkânına sahip olanlar, şimdi de Türkiye’nin burnu dibinde bir terör devleti kurmak istemeleri büyük İsrail devletinin kurulmasını öngörmektedirler. Sevr’de Kadim millet olan Kürt’lere devlet vermeyip İran, Suriye, Irak ve Türkiye içerisinde dört parçaya ayırdıkları zaman bulundukları devletlere karşı kullanma hesapları yapılmıştı. Tarih gösterdi ki emperyalistler Kürtleri hep kullandı. Şimdi de kendi elleriyiyle Kürt’leri ırkçılık belasına bulaştıran emperyalistler onların bu zaafını kullanmaktadır. Terörize ettikleri insanlar ayrı fakat esas Kürt halkı ayrı düşüncededir.
Bugün Suriye’yi yerle bir eden emperyalist güçler Türkiye’nin burnu dibinde bir terör devletini kurma hayallerini ve büyük İsrail hayalleri için Kürt’leri kullanmaktadır. 40 bin tır ağır silah ve mühimmat ile destekleyerek, Terörize ettikleri Kürt’leri Türkiye sınırı boyunca Araplar’a, Türk asıllı Türkmen’lere ve terörden yana olmayan Kürt’lere musallat edip zulüm işlemektedirler. Türkiye orada yaşayan üç kadim milletin vücutları üzerinde diri diri ameliyat yapılmasına göz yummamıştır. Hala Terör örgütü ve parlamantodaki uzantısı HDP Kürt milletini kullanarak emperyalist güçlerin ileri karakolluğuna rağmen Kürt’lerin Kürt devleti zaafından istifade edecekse Kürt milletinin ağıtçıları onlara ağıt yaksın.
Büyük oyun Başkan Erdoğan’ın dirayetli ve duruşu sonucu bozuldu elhamdulilleh. İster beğenin ister beğenmeyin ve isterseniz sabahlara kadar AK Partinin on yedi yıl zarfında yaptığı hataları sayalım. Fakat “Her hak sahibinin hakkını teslim ediniz” buyruğuna göre Cumhuriyet tarihinden beri uzaktan kumanda ile her on yılda bir emperyalist ABD tarafından darbelere maruz bırakılan Türkiye İlk olarak kendi yönetimini eline almış ve hayır diyebilen seviyeye gelmiştir. Daha önce aldıkları kararları ile Türkiye’ye biz böyle uygun gördük diyerek haber veren ve karşılığında siz nasıl uygun görürseniz efendimci yönetimlerden ziyade. Bugünkü yönetimin başındaki başkan Erdoğana; hakaratamiz bir mektup göndererek derhal girdiğin topraklardan çekil emrini vererek, aksi takdirde ekonominizi batıracam tehdidinde bulunan ABD başkanının küstahça tavrına karşı, Erdoğan, cevap olarak derhal orduya girin emri talimatını vermiştir. Türkiye ordusu sekiz gün gibi tarihte eşi benzeri olmayan bir başarıya imza atmıştır. Bunun yanında sivillerin burnu bile kanamadan bine yakın ABD yandaşı öldürülmüştür.
Birçok batılı emperyalist güçlerin ve onların enikleri Arap birliğinin yöneticilerinin bremen mızıkacıları gibi Türkiyeyi kınamaları Başkan Erdoğan tarafından kala alınmamış, “Hayır diyebilen Türkiye” profili çizmiştir. Böylece gerek ABD ve gerek diğer emperyalistlerin emelleri kursaklarında kalmış olup derhal ABD’nin şımarık başkanı en yüksek düzey elemanlarını göndererek, Türkiye’nin şartlarını kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır. Allah’ım! ABD heyetinin, Başkan Erdoğanın karşısındaki mahcup duruşlarını bize tattırdığın için sana şükrediyorum. Bundan sonra ne olacak bilmem ama eskisi gibi olmayacağı muhakkaktır. Emperyalist güçler Donanımlı bir ordu ve kendi mamülü silahlarıyla savaştıklarına ve bir devletin ordusuna yetecek kadar gönderdikleri silahları kullanmadan aciz olan yandaşlarının beceriksizliğine de şahit olmuşlardır.
Soruyorum terör örgütünün ve parlamantodaki partisinin Kürt’leri kandırmak için oy devşirmesini kanıt olarak kullanmaları ne kadar inandırıcıdır merak ediyorum? Bir daha bu millet size inanacak mı? Terör koridorundan YPG; PYD, PKK unsurlarının çıkması için niçin ABD heyetiyle Kürt temsilciler yoktu? Mesele bu kadar açık ve net, demek ki emperyalist güçler büyük İsrail devletinin kurulması ve onunla ortadoğuyu fitne içinde bırakıp esas pastanın büyük parçasını almak istemeleridir. Irak’ın petrölü, Küveytin petrolü ve son olarak Suriyenin petrolü hangi devletler arasında pay edilmektedir merak konusu oldu mu sizde?!! Vesselam.