Camiler; erkek kadın yaşlı genç çocuk herkesin gidip rahatça dini vazifesini yerine getirebileceği, dünya meşakkatinden uzak, Allah rızası ve peygamber aşkının konuşulduğu Allahın evleri olarak kabul edilmektedir. allahın evi olarak kabul ettiğimiz bu camilere ayak basan herkes cami içerisinde eşit haklara sahiptir. Cami içerisinde kimsenin kendine fazla pay çıkarmasına hakkı yoktur. Cami hiç kimsenin tapulu yeri değildir. Olmamalıdır. Özelikle camilerin çocuklarla dolmasını büyük bir özlem ve hasretle bekleyeceğimize, onları sevgiyle kucaklayacağımıza, cami avlusunda bekleyerek onlara oyuncak ve şekerler vererek sevindireceğimize, maalesef tam tersine, onları cami içersini bir kenara bırakın bahçesinden kovmak için her yolu deniyoruz. İnsaf be! Bu çocukları kovduğunuz zaman nereye giderler biliyor musunuz? Allahın evleri olarak bildikleri dinlerini öğrenecekleri yerde barınmalarına müsaade edilmediği için sokak aralarında ve caddelerde bütün hepimizin baş belası olurlar.

 

Kâinatın efendisi peygamberimiz(s.a.v) namaz kıldırırken secdesini çok uzatmış, cemaat :’’ey Allahın resulü namaz sırasında öyle uzun bir secde yaptınız ki, bir hadise meydana geldi zannettik veya sana vahiy geldi zannettik !’’hayır! Bunlardan hiç biri olmadı. Velâkin, oğlum sırtıma bindi. Ben, acele edip hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun bulmadım kendisi ininceye kadar bekledim.’’bu olayı yaşayan kâinatın efendisi, dünyanın önderi yol göstericisi yüce Allahın elçisi Hz. Muhammet’tir. Şimdi soruyorum camiden çocukları kovanlara, peygamberimizin bu sünneti sizin bu çocukları camilerden bir daha kovmamak için yeterli değimlidir? Çocuk hiçbir yerde bulmadığı lezzet ve huzuru camilerde bulmalıdır. İmamlar ve cemaat onların tadacağı bu huzur ve lezzetin zeminini hazırlamalıdırlar. İslam dininden sonra geçerliliğini kaybetmiş Hıristiyan âleminde kilisenin papazları kapıda bekler. Gelen çocuklara oyuncaklar vererek kiliseye alıştırır. Dinlerini sevdirir ve kendilerine bağlı bir şekilde yetişmelerini sağlarlar. ebu hüreyre(r.a) anlatıyor: bedevinin biri, peygamberimiz(s.a.v)’in mescidinin içinde küçük abdestini bozdu. Mescitte bulunanlar kızdılar, bağrıştılar, yerlerinden kalkıp adamın üstüne yürümeye başladılar. Nerdeyse adamı döveceklerdi. Bunun üzerine peygamberimiz(s.a.v) şu emri verdi :’’onu bırakın. İdrarını yaptığı yere bir kova su dökün ve temizleyin. Sizler kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz. Zorlaştırıcı olarak değil. Peygamberimiz(s.a.v) şöyle buyurmaktadır:’’şüphesiz ki Allah çok hoşgörülü ve yumuşaktır, her işte yumuşaklığı sever.’’

 

Buradan; camilerin Allahın evi olduğunu unutup, çocukları camiden kovan cemaate seslenmek istiyorum: peygamberimiz(s.a.v)’in bu kadar çok önem verdiği ve sahiplendiği camiden soğuyan, caminin ismi bile anıldığı zaman duymak istemeyen, caminin sevgi yeri değil nefret yeri olduğu bilinciyle yaşayan çocukların sorumluları sizlersiniz. Bunu böyle bilmenizi isterim Allaha emanet olun.