Akraba mefhumu sadece Müslümanlara mahsustur, Bati ve diğer medeniyetlerde her fert kendi başınadır, akrabayla ilişkisi ya bitmiş ya da zedelenmiştir. Cuma hutbelerinde akrabaya yardım tavsiyesi hayatın bir parçası haline gelmiştir, ölen kişinin mirası akrabaya kalmakta böylece ilel ebet münasebet devam etmektedir. Evet, akraba İslam kültüründe valideyn, evlat, dede, nine ve onlar tarafından kişiye vasıl olan tüm akraba bu tavsiye içindedir. Amca, hala, dayı, teyze bunların tüm nesebi akraba listesindedir ve hepsine iyi davranmak, yardım etmek, ziyaret etmek, keder ve dertleri paylaşmak, hayatta ve öldükten sonra onları unutmamak, ruhlarına ihsanda bulunmak, dua etmek Allahtan mağfiretlerini talep etmek, hâsılı ilel’ ebet akrabayı unutmamak tavsiye edilmiştir. Evet, akraba her zaman lazım olduğu halde musibet darlık ve keder zamanında daha elzemdir. İslam dışı medeniyetlerde bu akraba mefhumu kalkmıştır, akraba mefhumu onlarda yoktur, hatta evlat 18 yaşa girince validenden kopar, annelik -babalık evlatlık mefhumu sıfırlanır. Ben kaç sene evvel Almanya’da eşim, kızım torunlarım ve damadımla beraber gezerken karşıdan bir Alman karı- koca geliyor, bizi dikkatle izliyordu. Ben onlara sordum: Sizin de böyle akranız var mı? Hayır dedi, peki bizim bu akraba halimiz mi doğru, sizin bu tenhalığınız mı? Cevap: sizin doğru ve gereklidir, biz hata yaptık, nesli kestik, akrabasızlığı tercih ettik ve böylece yaşlanıp tenha kaldık, şimdi bizden biri ölse diğeri tek başına kalacak, mezarımıza dahi kimse gelmeyecek. Keşke biz de böyle tenha kalmasaydık sizin gibi evlat, torun ve akraba ile dolu olsaydık. Babnirli mele