Bilindiği gibi insanın sevilen, sevilmeyen, takdir edilen, edilmeyen, insanlığını tezkiye eden ve kirleten değişik evsafları vardır.
Tevazu, insanın değerini yücelten, bireysel ve toplumsal cihetini sadeleştiren, kemale ulaştıran yegâne sıfattır. Tevazusu olmayan kişi kibirlidir. Firavun’un dünyada lanetlik olması tevazu sıfatını yitirmesi, kibir, bencillik nitelikleri bünyesinde beslemesi, hatta kendisini Tanrı diye nitelemesidir.
Elbette ki tevazuunun zedelenmesi halinde yerine kibir ve gururun girmesi neticesinde kişi nefsi haricinde hiç bir insanı kendisi gibi doğru düşünmez, her insanı kendi nefsine köleleştirme çabasında. Firavun ve benzerlerinin insanlık nazarından dışlanmasının sebebi budur.
Bu gün tevazu vasfını taşımayan, kibir, gurur ve bencillik sıfatlarını besleyen tüm zalim liderler, dünyamızı başımıza yıkan egoistlerdir. Kendilerinden başkasını kabul etmeyen, her sözü, menfaati ve üstünlüğü kendilerine tahsis etmeye çalışan bu muzırlar egoizm hastasıdırlar.
Evet, bu gün Ortadoğu ülkeleri istila eden Müslim ve gayri Müslim liderlerin hali budur, kibir, tevazusuzluk ve bencilikleridir, her biri kendinden başkasını tanımama tevazu sıfatını yitirme sefahatindedir ve İslam ülkelerini hatta dünyamızı da başımıza daratma çabasındadırlar.
Ne yazıktır ki hepsinin başında gayri Müslim mütekebbirler hâkimdir, onlar Müslüman liderlerin üstünde tekebbür ederek hüküm icra etmekteler. Söz onların, icra onlarındır ve içimizde ve bölgemizde bizimkilere de hüküm sürmekteler.
Tevazu sıfatını besleyenlerden Harun Raşit ile imam Malik’in arasında cereyan eden kıssayı takdim edeyim ki tevazünün liderde ne kadar yararlı, zıttı olan bencillik, egoizm ve ananiyetin de ne kadar zararlı olduğu bilinsin.
Evet, Maliki mezhebinin kurucusu İmam Malik Muvatta adında bir kitap telif etmiş. Harun kitabı okumak için İmamı Saraya çığırtmış. İmam şöyle demiş: Peygamber (sav) buyurmuş ki “ilme gidilir, ilim başkasına gitmez.” Harun temam ben senin medresene gelirim der ve medreseye gitmeye hazırlanınca ata biner, imam derki Peygamber şöyle buyurmuş: “ilme yürüyerek gidenin her adımı bin sevap ve yücelik verir”.Harun peki yaya gideriz der ve imamın medresesine yaya gider. İmamın medresesine giderken hizmetçilerin getirdikleri koltuğa oturmak ister. İmam der ki peygamber şöyle buyurur: “ilim tevazu ister” Harun buna karşı koltuğu bırakır İmamın karşısında diz üstü oturur ve kitabı dinler. İmam, Harun’un bu tevazusu karşısında kitabın adını MUVATTA koyar. Muvatta, Arapça alçalan, mütevazı demektir.
Harun Abbasilerin 5. halifesi Ehl-i salibe galip olduğu gibi birçok yerleri fetih etmiştir. Kıbrıs, Girit gibi çok mühim yerleri Bizanslılardan almış ve Antalya yakınlarında Bizanslıların Donanmasını mağlup ederek vergi karşısında onlarla barış sağlamıştır. Zira İslam’da tevazu, barış, sulh ve savaşsızlık tercih edildiği için Harun’un yanında sulh gerekli ve mühimdi. Babnirli Mele