Bilindiği gibi dünya ve hassaten ülkemiz her zaman ve her an için depreme maruz kalabilir veya kalmıştır. Bu felakete maruz olanların can, mal, mekân, akraba ve sair varlıkları helak olmakta veya helak olmaya yakın duruma düşmektedir. Bu vahim duruma maruz kalanların yardıma muhtaç olmaları aşikârdır. Günümüzde medya, televizyon, hatta telefon kanalıyla bu felaketler teşhir edilmekte, gözlerimizin önüne getirilmektedir ve hatta onlardan imdatlar, feryatlar duyulmaktadır. Keza onlara yardım kampanyası açılmakta yardım edilecek yerler beyan edilmektedir.   Elbette ki hiçbir varlık bu felaketi tam önlemeye muktedir değildir amma felakete maruz olanlara yardım etmek mümkündür ve bizim için bu yardım farz bir imtihandır.    Binaenaleyh elden ne gelirse yardım kervanına katılmak hem insani hem dini hem de vicdanı bir görevimizdir. Yardım imkânı varken ona lakayt kalmak Müslüman’a hatta tüm insanlara layık değildir. Elbise, yatak, un, nakit ve sair yardım üniteleri hayata geçirmek farzdır. Hatta felaketzede gayri Müslim de olsa ve bizimle savaş halinde değilse Müslüman’ın buna da yardım etmesi vecibedir. Keza bu gün Suriye gibi yerlerde zulüm pençesinin bombaları altında olanlar bu yardıma müstahaktır, onlara da yardım etmek Müslüman’ın borcudur.  Allah’a şükür şimdi ülkemiz onlardan dört milyona yakın yardım elini uzatmış, onlara “Ensar” sıfatıyla hicret kapısını açmıştır. Her zaman hepimiz gücü nispetinde yardıma koşmalı, bu yardımın dini fariza ve insani görev olduğunu bilmeliyiz. Babnirli mele