ÜLKEMİZİN DEPREM GERÇEĞİ (2)
OLASI İSTANBUL DEPREMİ
Merhaba Değerli Okurlar, 24 Ocak 2020’de Elazığ Sivrice merkezli deprem ve son zamanlarda Ülkemizin muhtelif yerlerinde meydana gelen artçı depremlerle birlikte Ülkemizin Deprem Gerçeği, Depreme ne kadar hazırlıklı olduğu ve en önemlisi olası İstanbul depremi Ülke Gündemine oturmuş vaziyette. Ben de bu yazımda olası İstanbul Depremi hakkında yapılan araştırmaları inceleyip derledim ve sizinle paylaşmak istedim. Çünkü İstanbul Ülkemizin en kalabalık ve dinamik şehridir. Ülke nüfusunun beşte birini barındırmakta ve hemen hemen herkesin bir yakını ve akrabası İstanbul’da ikamet etmekle birlikte birçok esnaf ve tüccarın İstanbul ile ticari münasebetleri mevcuttur. Bir deprem ülkesinde yaşadığımız için depremler hepimizi çok korkutuyor ve İstanbul’da olacak Olası büyük bir deprem İstanbul’da yaşayanlar, İstanbul’da yaşayanların diğer illerdeki yakınları ve Olası deprem sonrası oluşacak büyük ekonomik kayıplar Ülkemizi maddi ve manevi büyük felaketlerin eşiğine getirme ihtimali yüksektir.
Peki, neden İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor. Arabistan plakası Anadolu’yu batıya doğru ittiriyor. Bu ittirme hareketi Anadolu’nun kırılarak iki parçaya ayrılmasına neden oldu. Bu devasa kırığı bugün Kuzey Anadolu Fay Hattı olarak biliyoruz. Bu fay hattı boyunca oluşan çıkıntılar yüzünden Anadolu hareket edemedi ve çıkıntılar kırıldıkça büyük depremler oluştu. Örneğin Kuzey Anadolu Fay Hattının geçtiği Erzincan’da 1939 yılında 7,2 büyüklüğünde yaklaşık 33 bin kişinin vefat ettiği ve yaklaşık 100 bin kişinin yaralandığı yaklaşık 117 bin yapının hasar gördüğü bir deprem olmuştur. Bu depremle Fay hattının Erzincan’ın altında olan bölümünün enerjisi salınarak biriken enerji fay hattındaki bir sonraki noktaya geçti. Aynı Fay Hattında 3 yıl sonra yani 1942 yılında Tokat Niksar ve Erbaa’da 7.0 büyüklüğünde 3 bin kişinin yaralanmasına sebep olan deprem meydana geldi. Bu şekilde yıllar içinde hep bir sonraki bölümde büyük bir deprem yaşandı ve enerjisini bir sonraki bölüme aktardı. Bu Fay Hattındaki depremlerin sonuncusu da 1999 yılında İzmit’in Gölcük ilçesinde yaşandı. 7.5 büyüklüğündeki depremde 17 binden fazla ölüm, yaklaşık 24 bin yaralı ve 300 binin üzerinde yapı hasarı meydana geldi. Bu depremler neticesinde uzmanlar bir sonraki büyük depremi İstanbul’u etkileyecek Kuzey Anadolu Fay Hattının İzmit’ten sonra Marmara Denizinde geçen kısmında bekliyorlar. 2030 yılına kadar %70 gibi yüksek bir oranla gerçekleşmesi beklenen deprem için Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde birçok araştırma çalışmaları temel alınarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından dört senaryo belirlenmiştir.
Senaryo 1: Yaklaşık 120 km. uzunluğundaki hat 1999 İzmit depremi fayının tam batısından Silivri’ye kadar uzanan hattır. Bu dört senaryo deprem içinde meydana gelme olasılığı en yüksek olanıdır, zira sismik aktivite batıya doğru ilerlemektedir. Moment büyüklüğünün (Mw) 7.5 olacağı tahmin edilmektedir.
Senaryo 2: Yaklaşık 110 km. uzunluğundaki hat 1912 Mürefte – Şarköy depremi fayının doğu ucundan Bakırköy açıklarına kadar uzanan hattır. Moment büyüklüğünün 7.4 olacağı tahmin edilmektedir.
Senaryo 3: Bu senaryo Marmara Denizi’ndeki 170 km. uzunluğundaki kuzey Anadolu fay hattının aynı anda kırılacağını varsaymaktadır. Moment büyüklüğünün 7.7 olacağı tahmin edilmektedir. Makul ölçüler dahilinde bu senaryo en kötü durumu ifade etmektedir.
Senaryo 4: Marmara Denizi’nin kuzeyinde devam eden fay hattı Çınarcık Çukuruna kuzeyden dik eğimle girmektedir. Birçok yeni araştırma çalışmaları referans alınarak, Çınarcık Çukurunun kuzey yamacını takip eden normal faylanma senaryosu oluşturulmuştur. Normal faylanma için kullanılan ampirik formülasyon ile moment büyüklüğünün (Mw) 6.9 olacağı tahmin edilmektedir.
Söz konusu senaryolarda ortalama 250 bin ile 300 bin yapının hasar göreceği, 1.250.000 hanenin etkileneceği ve yaklaşık 100 bin vatandaşın vefat etmesi ve 150 bin vatandaşın ise ağır yaralanacağı öngörülmektedir.
Bununla birlikte olası İstanbul Depremi ile Ülke ekonomisi çok büyük bunalımlar geçirebilir ve hatta bu ekonomik bunalımlar iç çatışmaya varacak seviyeye dahi gelebilir. Bu sebeple İstanbul başta olmak üzere Ülkemizin birçok yerinde Mevcut yapıların güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı hale getirilmesi elzemdir. Deprem hayatımızın gerçeği onunla yaşamayı öğrenmemiz lazım.