Bir çok devlet kurumunda israfın boyutu diz boyu.
Bu kurumlarda çalışanların işgüzarlığı ve umursamazlığı israfın boyutunu arttıran etkenlerin başında gelmektedir.
Bazı kurumlarda mesai sonrası açık bırakılan bilgisayarlar, masa altlarında ayakları ısıtan elektrikli ısıtıcılar, çay-kahve pişiren elektrikli su ısıtıcıları hatta sıcak konumda çalışan ve genelde unutulan klimalar…
Hatta bunlar en masumane örnekler.
Kurum araçlarıyla özel işlerin görülmesi, kurumlara ait araç ve gereçlerin hoyratça kullanımı da israfı işin başka bir boyutu.
İnanın bir çok kurumda üzülerek belirtelim israfın daniskası var.
Kurumlarda böyle israfı umursamayanlar, acaba evlerinde de aynısını yapabiliyorlar mı?
Hayır…
Çünkü direk ceplerinden çıktığı için bunu yapmazlar.
Ama direk ceplerinden çıkmayan, milletin vergilerinden çıkanlar onları acıtmıyor/üzmüyor…
Hatta bırakın kurumları, en kutsal mekanlarda bile israf var, israf var, israf var…
Camilerde kimsenin olmadığı saatlerde açık bırakılan elektrikli ısıtıcılar, açık bırakılan lambalar israfın ‘israf haramdır’ denilen yerlerde bile olması insanı daha da düşündürmektedir.
İsraf yapanın, umursamayanın , “bana ne” diyenlerin aklından, vicdanından, insaniyetinden şüphe etmek gerek.
Gerisini siz koyun…