ALLAH’A TEVEKKÜL EDİYOR MUYUZ?
- 06-07-2021 00:00
Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Eğer siz Allah’a gereği gibi tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp (akşam) dolu olarak dönen kuşların rızıklandırıldığı gibi sizler de rızıklandırılırdınız.”
Tevekkül; kelime olarak “güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek” gibi anlamlara gelir. Tevekkül; bir amaca, hedefe ulaşmak için elinden gelen bütün çabayı gösterip o işin sonucunu Allah’tan beklemektir.
Günlük hayatta bizi onlarca iş ve görev beklemektedir. Önce işimizi tam ve sağlam yapmalı sonra da işin sonucunu Allah’a bırakmalı.
Bir öğrenci önce derslerine çalışmalı sonra sınıfı geçip geçmeyeceğini Allah’a bırakmalı. Sınava hazırlanan bir kimse önce sınav için elinden gelen çalışmayı yapmalı sonra sınavı kazanıp kazanmama işini Allah’a bırakmalı. Bir çiftçi önce tarlasına ürünü ekmeli, tarlayı gerektiği zaman sulamalı, zamanı gelince gübrelemeli, gerektiğinde yabancı otları temizlemeli sonra da alacağı ürünü, ürünün miktarını, kalitesini Allah’a bırakmalı.
Müslüman yaptığı her işte sadece Allah’a dayanır, sadece O’na güvenir. Müslüman rızkı için çalışır, alın teri döker. Çabasının karşılığını Allah’tan bekler, Allah’tan ister ve O’na güvenir.
Müslüman Allah’a tam olarak güvendiği için “Aç kalırım, susuz kalırım, rızıksız kalırım.” diye bir endişe ve korku taşımaz. Her gün havalanan kuşlar nasıl ki Allah tarafından rızıklandırılıp kursaklarında yiyecekle yuvalarına dönüyorlarsa kendisinin de rızıklandırılacağını bilir.
Allah bize şöyle sesleniyor: “…Müminler sadece Allah’a güvenip dayansınlar.” (14;11)
Allah bizden sadece kendisine dayanmamızı istiyor. Bu konuda bir atasözü vardır: “Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür.” Bu hayatta bazı işlerimizin gerçekleşmesi için çevremizdeki bazı insanlardan yardım isteriz. İşimizin gerçekleşmesi için o insanlara güvenir ve dayanırız. Fakat o insanlar öldüğünde bizim dayanağımız da tükenmiş olur. Ama Allah’a güvenip dayanırsak O, ölümsüzdür, sonsuzdur.
Hz. İbrahim ateşe atıldığında “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” sözünü söylemiştir. Bu inanç, bu güvenme Hz. İbrahim’i alev alev yanan ateşe karşı dünyanın en cesur insanı yapmıştır.
Hz. Muhammet; “Müşrikler size karşı toplandılar, artık başınızın çaresine bakın.” dendiğinde O da aynı sözü söylemiştir. Bu söz peygamberimizin yanındaki Müslümanların da imanını ve cesaretini artırmıştır.
Mekke’de müşriklerin baskı ve işkenceleri artınca Hz. Peygamber Müslümanlara Medine’ye hicret etmelerini söyler. Bunun üzerine bazı müminler “Orada nasıl yaşar, ne yer, ne içeriz?” diye sorarlar. O zaman Allah onlara şöyle seslenir: “Nice canlı vardır ki rızkını biriktirip yanında taşımaz. Onların da sizin de rızkınızı Allah veriyor.” (29;60)
Tevekkül; çalışmamak, tembellik yapmak değildir. “Her konuda Allah’ın dediği olur.” deyip bir kenarda oturmak da değildir. Peygamberimiz devesini salıvererek Allah’a tevekkül ettiğini söyleyen bir kimseye “Deveyi bağla da öyle tevekkül et.” demiştir.
Namazımızı hakkıyla kılalım, sevabını Allah’tan bekleyelim. Zekatımızı tam, zamanında ve yerinde verelim, karşılığını Allah’tan bekleyelim. Allah yolunda çalışalım, karşılığını yine Allah’tan bekleyelim. Ellerimizi semaya kaldırarak yakara yakara dua edelim, sonucunu Allah’tan bekleyelim.
Allah’a güvenip dayanan insan zorluklar karşısında dimdik ayakta durur, musibetlere karşı dirençli olur, sabretmeyi bilir. Allah’a güvenip dayanan insan, nefsinin fısıldadığı şüphelerin peşinden koşmaz. Şeytanın vesvesesine kapılmaz; kalbi bütün şüphe ve kuruntulardan arınmıştır. Allah’a tevekkül eden insan, rızkının peşinden koşar ama aç kalma korkusu veya rızık endişesi taşımaz.
Allah’a tevekkül eden insan en güçlü insandır.
Allah’a tevekkül eden insan en cesur insandır.
Allah’a tevekkül eden insan en zengin insandır.
Allah’a tevekkül eden insan en kanaatkar insandır.
Allah’a tevekkül eden insan en çok tatmin olmuş, doymuş insandır.