ARTIK YETER!

ARTIK YETER!

Bazen düşünüyorum da… Sokakta yürürken kaldırıma tüküren birini görünce bu hâli nasıl açıklayabiliriz? Görgüsüzlük mü diyelim, umursamazlık mı, yoksa bambaşka bir şey mi? Her neyse artık, adı ne olursa olsun bu davranışın kimseye yakışmadığı ortada. Hele ki 2025 yılında hâlâ bunun konuşuluyor olması… Pes!

Geçen Gün yaşlı bir amca şöyle dedi: “Evinde yere tüküren var mı? Yok! O Zaman sokak da kimsenin çöplüğü değil.” Ne kadar doğru… Bu şehirde herkesin adımı var, izi var ama kimsenin yere tükürmeye hakkı yok.

Şimdi birileri çıkıp, “Ne var bunda Büyü tecek?” diyebilir. Ama mesele sadece görüntü kirliliği değil. Yere tükürmek; hastalıkların yayılması, çevre hijyeninin bozulması, hatta Toplum psikolojisinin zedelenmesi demek. Çünkü bir şehir sokaklarıyla konuşur, bir toplum alışkanlıklarıyla kendini belli eder. Temiz bir şehir, temiz bir zihnin ürünüdür.

İşin bir de “caydırıcılık” boyutu var. Vatandaş lar artık haklı olarak yetkililerden somut adımlar bekliyor. Denetimler artırılsın, cezalar uygulansın. Kimse cezaya muhtaç değil ama anlaşılan bazı alışkanlıklar ancak öyle değişiyor.

Oysa biz öyle bir kültürden geliyoruz ki, yere tükürmek değil, Yüksek sesle esnemek bile ayıptı. Şimdi geldiğimiz nokta ortada… Küçük gibi görünen bu alışkanlık, aslında bü Yük bir toplumsal ihmalin işareti. temizlik sadece belediyenin işi değil, hepimizin karakter sınavıdır.

Bu şehirde daha güzel şeyler konuşmak varken, sokaktaki tükürüğü konuşmak açıkçası içimi acıtıyor. Ama umudum da var. Çünkü hâlâ bu konuyu dert eden, Tepki gösteren ve "artık yeter" diyen insanlar var.

Ve Günü n sonunda anlayacağımız şu: Artık yere tükürme alışkanlığını değil, yere sevgi, saygı ve sorumluluk bırakmanın zamanıdır.