KIYAS YAPMAK/KIYASLANMAK İNSANA BU DÜNYADA CEHENNEMİ YAŞATIR!
- 22-04-2025 14:15
- 22-04-2025 14:16

Pek çok kişinin geçmişte, hayatının bir yerinde kıyas yapma ya da kıyaslanmaya dair olumsuz ve unutamadığı bir yaşantısı mutlaka vardır. Bu kıyası sen yapmasan bile birileri “senin iyiliğini düşündüğü için!” seni mutlaka senden daha iyi bir durumda olan bir başkasıyla kıyaslama hakkını kendisinde görmüştür. Burada niyet iyi olabilir; ancak herkesin potansiyeli ve imkânı aynı olmayabilir. Herkes her şeye aynı oranda sahip bulunmayabilir. Örnek gösterilen, idealize edilen o kişi gibi olamayan birey yoğun yetersizlik ve değersizlik duyguları yaşayacak, kendi başarısını ve performansını sorgulayacak, kısacası durduk yere huzursuz ve mutsuz olacaktır. Ancak bir defa insan zihnine giren bu kıyas virüsü kendine yeni ortamlar ve yeni mutsuzluk alanları üretmekten de geri durmayacaktır.
Çok şeye sahip olmak mı; yoksa az şeye ihtiyaç duymak mı insanı mutlu etmektedir bu hayatta? İsteklerin ve ihtiyaçların sınırsız olduğu günümüz dünyasında çok şeye sahip olmaktan ziyade az şeye ihtiyaç duymak kişinin ruh sağlığını daha olumlu etkilediği görülmektedir. Sürekli kendisinin en iyisine, en güzeline sahip olması gerektiğini düşünen birey kendisine rakipler edinmekte, daha iyi durumda olan kişileri hedef olarak belirlemekte ve onlardan daha ışıltılı bir yaşama sahip düşüncesini gerçekleştirmek istemektedir.
Ancak bu yarış ve rekabet halinin, sürekli mukayese durumunun sonu asla gelmeyecek ve kişi mutlu olacağını düşündüğü o yere asla tam manasıyla ulaşamayacaktır, kalbi ve ruhu huzuru yakalayamayacaktır. “Ben de olmayan bir şey o kişide nasıl olur? “Bu kadar çalışmamama rağmen neden ben onun gibi olamıyorum?” “Benim hak ettiğim hayatı o nasıl yaşar? “O Büyük ev onun neyine!” “Onun çocukları benim çocuklarımdan nasıl daha başarılı olur?” gibi mantıklı ve makul olmayan düşünce kalıpları, kişinin hayata ve insanlarını bakışını değiştirmekte, o kişiyi sürekli kaygılı ve gergin bir ruh haline sokmakta ve her zaman her koşulda kendisinin en iyi olmasını dikte etmektedir.
Hal böyle olunca kişi mevcut durumuna bakarak, sahip olduğu şeylerin mutluluğunu yaşamak yerine başkalarının mutluluğundan bile mutsuzluk duymaya başlar ki, bu duygusal kıyas daha yıkıcı bir etkiye sahiptir. Çünkü kişi başkalarını mutluluğunu, yolunda giden hayatını gördükçe kendisinin ne kadar mutsuz olduğunu sorgulamasına neden olmakta, her koşulda en iyisi olmayı düşündüğü için kendisine iyi gelen şeyleri elinden kaçırmaktadır.
Kıyaslanma durumunun bir başka sonucu da zaman zaman çevresindeki kişilere göre bazı alanlarda yetersiz ve değersiz olduğu inancına kapılan kişi çökkünlük yaşayıp iyice kabuğuna çekilmekte, hayatta hep başarısız ve yetersiz birey olarak devam edeceği algısına kapılmasıdır. Bu mantıkdışı düşünce yapısı kişiyi harekete geçmekten alıkoyacak, değişim ve dönüşüme izin vermeyecek ve kişinin iç dünyasında içten içe kendini suçlama ile dolu bir yaşam sürmeye zorlayacaktır. Birey yoğun bir şekilde hissettiği yetersizlik ve değersizlik duygularından kurtulmak için daha agresif ve gergin tavırlar sergileyebilmektedir. İlerleyen aşamalarda bu durum kıskançlık ve sonrasında kronik haset durumlarına da dönüşebilir.
Kişi bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde kendisini sürekli bir kıyas halinde buluyorsa muhtemelen çok yoğun yetersizlik ve değersizlik durumlarına sahiptir. Geçmişinde yaşamış olduğu bu olumsuz yaşantılar şu an kişide duygusal yönden abartılı şekilde olarak ortaya çıkabilmektedir. Kişi geçmişiyle yüzleşip, geçmişini bu şekilde kabul edip gelecek yaşantısına sağlıklı bakamadığı için hayatının pek çok aşamasında benzer sorunlar yaşaması muhtemeldir. Herkes için problem olan bir durumu kişileştirmesi, yolunda gitmeyen şeylerden dolayı hep kendisini sorumlu görüp suçlaması, olayları ve durumları facialaştırma çabaları büyük oranda yetersizlik ve değersizlik duygularının sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.