HAYATIMIZI ÇALDI

İnternetin çıktığı ve daha sonrasında sosyal medyanın yaygınlaştığı bugünlerde hayatımız perişan oldu. Sabahtan akşama kadar, yatarken, kalkarken internette dolaştığımız her an, hayatımızdan giden anlardır. Aslında sosyal medya, internet zamandır, kendimize, çevremize, dünyamıza ve hayatımıza ayırabileceğimiz tüm zamanı çalmıştır, çalmaya devam etmektedir.

Sabah kalktığımızda dinlenmiş, dinginleşmiş olan ruhumuzu, beynimizi allak bullak ettiğini, çöplüğe çevirdiğini, negatif olarak yüklediğini söylemek yalan olmaz. Sosyal medya maalesef laf sokma, iftira atma, bilgi kirliliği, klavye delikanlılığı, asparagas haberlerden öteye gitmeyen mecralar haline gelmiştir.

Teknolojiden önce hayat belki daha zordu ama insanlar daha mutluydu.

Etkileşim ve iletişim vardı.

Yani 200 sene önce yaşayan büyük dedelerimiz günlük hayatında ne yapardı diye bakarsak, bize göre çok daha zahmetli yaşadığını görürüz.
Çamaşırlarını ve bulaşıklarını kendi yıkar, yemeğini kendi yapar, biriyle konuşabilmek için kilometrelerce yol gider, aydınlanmak için gaz lambaları ile uğraşır, ısınabilmek için saatlerce odun parçalardı..
Yani yaşamak için sürekli emek sarf etmek zorunda kalırdı. ama ben günümüz insanından mutlu olduklarını düşünüyorum.
Bir de bugüne bakalım, çamaşırlar ve bulaşıklar makinede yıkanıyor, memleketteki kuzeniyle cep telefonundan görüntülü arayıp sohbet ediyor, yemeği dışardan söylüyor, her yer sürekli aydınlık, ısınmak için elektrik sobası veya doğalgaz kullanıyor.
Yani günlük hayatın devamı için mecburi sarf edilen emeğin yerini teknoloji almış durumda.
Teknolojiyi ise para ile satın almak zorundayız.
Peki paraya ise nasıl ulaşabiliyoruz?
Daha çok çalışarak , daha çok çalışarak.
Bu kadar çok çalışıp hem kendimizi hem dünyayı yok edecek olan teknolojik gelişmeleri yaşamasaydık da , sadece günlük basit işlerimizi kendimiz yapıp arda kalan zamanlarda kitap okuyup müzik dinleseydik daha mutlu varlıklar olmaz mıydık?
Zaten elde ettiğimiz imkanları hiç görmemiş olsaydık aslında onlara hiç ihtiyaç hissetmeyecektik.
Mesela 1800 yılında yaşayan biri “keşke cep telefonum olsaydı” diyemezdi.
tıpkı şu an bizim, 200 sene sonra icat edilecek hiç bilmediğimiz şeylere ihtiyaç duymamız gibi.
sözün kısası; teknoloji , kapitalizmin ekmeğine yağ sürüyor.

Onun eline bizi müşterileştirecek unsurlar veriyor, hayatımızın kolaylaştığını sanıyoruz.
Oysa sisteme basit ve önemsiz birer köle olmaktan başka bir şey yapmıyoruz.
Makro boyuttaki zararlar ise çok daha beter.
küresel ısınma, hava kirliliği, garip hastalıklar, kontrolsüz nüfus artışı..
yani dünyaya verdiğimiz zararlar korkunç.
kendi elimizle yuvamızı yok etmekten başka bir şey değil.
Teknolojinin bu hızla gelişmesi hem insanı köleleştiriyor hem de dünyayı yokediyor.
Elbette bireysel olarak bu çarkın dışına çıkabilme irademiz var, bir köye yerleşip
amishler gibi yaşayabiliriz.
Ama kaçımız bunun yapabilir ?insanoğlunun bazı zaafları bunu engelliyor.

O günlerden sonra teknoloji durmuyor sınırları zorluyor şirketler her yaşa inmek böylece daha çok para kazanmanın peşindeydi. Zaten zemin de hazırdı ve devreye telefon firması alındı, böylece her cebe internet kolayca girebilecekti ve düğmeye basıldı, telefonlar artık internetten faydalanabiliyordu ve bu teknoloji herkesi bağımlı bir internet hastası yapmanın ilk adımı oldu. Sonra arkadaşlık siteleri facebook kuruldu ve arkasından tweteer ve diğerleri, bu şirketler adresinizi yaşınızı evli mi bekar mı yerinizi yurdunuzu kayıt altına alıyor ve kayıt ediyordu. Milyonlarca insanın kaydını aldılar buna aslında sanayi ajanlığı deniyor ve biz bu bilgileri güle oynaya verdik. Bu birinci ve büyük bir hata, şimdi bu şirketler hangi toplumda kim var kim yok biliyor.

İnternete bankalarda kayıtsız kalmadı, şifreler verdi, bankayı cebimize taşıdı, ama hırsızlarda bu ikramı geri çevirmedi, hesapları ‘hacker’ler boşaltı ve hala bunun önüne bankalar geçemedi. 

İnternet ve sosyal medya evlere ceplere girince aile huzuru kaçtı, boşananlar, ölenler, öldürenler, intihar edenlerin önü arkası kesilmedi ve maalesef halen önü kesilemiyor. Şu aralar bir telefon 6 bin civarın da ve alıcı buluyor. 

Ya hepimiz bayağı bir iş adamıyız yada iyi bir sopalıyız...

İnternet iki başlı bir jilet doğru kullanırsak kazanır, kötü kuşanırsak kaybederiz. 

Ağaç yaş iken eğilir, eğitim önemli üşenmeden herkes görevini iyi yapmalı, en azından  geleceğimiz olan çocuklar için