İNFAK VE CÖMERTLİK

İNFAK VE CÖMERTLİK

Bizler, sahip olduğumuz tüm varlıklarımızla sınanmaktayız. Sahibi olduğumuz mal varlığımızla ilişkimiz ve bakış açımız, Özne-nesne ilişkisi bakımından iki türlü değerlendirilebilir:

1. “Mal varlığımıza sahip olmak”. İnsan özne, Eşya ise nesnedir. Özne; soran, sorgulayan, araştıran, itiraz eden, etken ve etkin bir özelliğe sahip iken; Nesne ise özneye tabi olan, itiraz gücü olmayan edilgen bir yapıya sahiptir. Bu bu durumda bizler insan olarak “Özne”, sahip olduğumuz mal varlığımız ise “Nesne” olur. “Özne” durumunda olan bizler, “Nesne” ye hükmederek, ona hâkim olarak istediğimiz şekilde tasarrufta-infakta bulunabiliriz. Zira biz biliriz ki, sahip olduğumuz bütün mal varlığımız, aslında Rabbimizin bize bir emanetidir. Bu bakış açısı altında cömertlik, bütün bileşenleriyle Hayat bulur.

2. “Mal varlığımıza ait olmak.” Bu durumda Kişi “Nesne”, sahip olunan mal varlığı “Özne” olur. Nesnenin özneye hükmetmesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Malvarlığının elinde tutsak durumda olan, ona mahkûm olan kişinin, infakta bulunması, cömertlikte bulunması düşünülebilir mi? Mümkün değil. Böyle bir ortamda ancak “cimrilik” yeşerebilir.

Sahip olduğumuz mal varlığımızı, yaradılış gayesine uygun tarzda harcayarak cömertlik erdemini yakalamamız ve cimrilik sıfatından azade olmamız gerekir. Çünkü cömertlik erdemi, eşyaya-nesneye bakış tarzımızı hem “ilkesel” hem “ilişkisel” bakımdan ahlaki bir davranışı ortaya koyar. İnsan Özne karakteristik özelliğiyle; mala, eşyaya nesneye mahkûm değil, hâkim olmalı. Bu yaratılışın gereğidir. Farabi der ki, “Cömertlik parayı saklamayla harcama arasında orta bir durumla meydana Gelir . Saklamada Aşı rılık ve harcamada eksiklik kötü bir ahlak olan cimriliği meydana getirir. Harcamada aşırılık ve saklamada eksiklik, yine kötü bir ahlak olan israfı ortaya çıkarır.”

Ramazan Kayan, “ İyilik Çağrı sı” adlı eserinde İnfak ile ilgili şunları Yazar : “İnfak, insan ruhundaki yüce hasletleri harekete geçirir. Amellerin ihsana Dönüş mesine vesile olur. Aklın irfana, kalbin imana açılıp ısınmasına zemin hazırlar. Nefsin arınmasında infakın etkisi küçümsenemez.

Kazanma hırsını, sahip olma güdüsünü, servet edinme sarhoşluğunu infak ile dizginlemek mümkündür. …

İnfak mümini mala tutkunluk zilletinden, paraya kulluk sefaletinden kurtarır.

İnfak, yeryüzü bağımlılıklarından özgürleşerek, müteal güzelliklere kanatlanmaktır.

İnfak, Toprak eksenli zevklerden sıyrılıp, yüce bir Vicdan zevkini idraktir. Böylece iç huzurun merdivenlerini tırmanarak, Veraların varasına uzanmak mümkün olur.

İnsanlık kalitesini arttıran, insana merhamet yükleyen, ruh ve duygu planında en Etkili Eylem , infaktır.

İnfak eylemi, yürekler arasında ülfet, ünsiyet, merhamet, meveddet, vahdet ve uhuvvet ören esaslı bir aşıdır.”

İnfak toplumu olamayan toplumlar “İsraf” toplumu olurlar. İsraf ise, yeryüzünü tükettiği gibi, insanı da insan olmaktan çıkarır.

İnfak ve cömertlik, toplumsal Barış ı sağladığı gibi; kalbi ve ruhi açıdan insanı rehabilite eder.

Başkasının derdiyle dertlenmeyi, empatik yaklaşmayı, sahip olduğumuz değerlerin farkına varmayı, infak bize öğretir.

İnfak, ebedi alem için kalıcı bir yatırım ve sonsuzluğa kanatlandıran ruhu aşılar.

İnfak, vermektir. Vermek; iç huzurumuzu arttırdığı gibi, yüreklerimizin yumuşamasına katkı yapar.

Bizler sofralarımızı yoksullara, garibanlara açarsak; gök sofraları önü Müze serilir.

Ramazan Ayı nın o Manevi atmosferinde infak ve cömertlik; ihsanı, empatiyi ve isarı yaşamamıza, yepyeni manevi bir iklimin oluşmasına yardımcı olur.