İSRAF YAPANLAR ŞEYTANIN KARDEŞLERİDİR

Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz.” 
İslam…Soğuk bir pınardır, içenlere serinlik verir, onları selamete ulaştırır. İslam…Bir nehirdir, ölçülü bir nehir… Ne hızlı akar ne yavaş. İslam; bizlere orta yolda olmayı emreder, aşırıya kaçmayı yasaklar. İslam; bizlere kazançlı bir alışveriş için güzel sınırlar çizer. İslam; elimizden tutar, bizi cehennem ateşinden uzaklaştırır, cennet ırmaklarına kavuşturur. İslam; bir ölçü ve denge dinidir. Vasat, aşırıya kaçmayan; yani “orta bir toplum” oluşturmayı amaçlar. İslam; tüketimde de aşırıya kaçmayı ve her türlü israfı yasaklar. 
İsraf; lüzumsuz yere harcamalar yapmak, saçıp savurarak aşırıya gitmektir. Allah bize şöyle sesleniyor: “O müminler, harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik yaparlar. Harcamaları bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (25;67)
Allah bize harcamada bir sınır çiziyor. Elimizi ne tamamen açmamızı ne de tam kapatmamızı istiyor. Aşırıya kaçıp israfı da istemiyor, tamamen kısıp cimrilik de yapmamızı istemiyor. 
İmam Gazali’ye göre dinin ve insanlığın gerekli kıldığı yerlere gerekli ölçüde harcamak cömertlik, bu ölçülerin altına düşmek cimrilik, bunların üstünde harcamada bulunmak ise israftır. 
Peygamberimiz, hayatı boyunca sade bir hayat sürmüştür. Hz. Hatice ile evlendikten sonra imkanı olduğu halde lükse dalmamış, israf yapmamıştır. Yine savaş ganimetlerinin hepsi önünde olduğu halde bunları daha çok fakirlere dağıtmıştır. İhtiyacı kadar elbiseye, eşyaya, mala sahip olmuştur. Yemeğe oturduğunda tıka basa yememiştir. Midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de hava için ayırmıştır. Sofradan daima doymadan kalkmıştır. 
Peygamberimiz bir gün nehrin kenarında abdest alan bir sahabeye “İsraf yapma” der. Sahabe “Ya Resülullah, bir nehrin kenarındayız.” Peygamberimiz “Evet, nehir kenarında abdest alıyor bile olsanız suyu israf etmeyiniz.” buyurur. 
Fazladan yediğimiz her lokma israftır. Çünkü fazla yemek başta obezite olmak üzere bedenimizde birçok hastalığa neden oluyor. Daha sonra fazla kilolarından kurtulmak için yine para harcıyoruz. Halbuki fazladan yediğimiz lokmada aç insanın hakkı vardır. 
Bir söz vardır: “Eskiden insanlar açlıktan ölürdü, şimdi ise aşırı yemekten hastalanıp ölüyorlar.” Bugün dünyada bazı insanlar aşırı yemekten hastalanıp ölüyorsa bazı insanlar da açlıktan ölüyorsa bunun sorumlusu kimdir? Bunun vebali kimlerin üzerindedir? Bir de yemeyip çöpe attığımız ekmek ve yiyeceklere ne demeli? Türkiye’de günde beş milyon ekmek çöpe atılıyor. Yılda on sekiz milyon ton sebze ve meyve çöpe gidiyor. Evlerindeki ekmeği, yemeği çöpe atıp israf yapanlar; ellerindekini fakir ve aç olanlarla paylaşsalar hem israfa yapmamış olurlar hem de hayır işlemiş olurlar. 
Allah bize şöyle sesleniyor: “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf yapanları sevmez.”  (7;31)
Allah’ın bizi sevmesini istiyorsak evimizdeki ekmeği, yemeği çöpe atmayalım. Allah’ın bizi sevmesini istiyorsak evimizi ihtiyacımız dışındaki eşyalarla doldurmayalım. Her türlü lüksten kaçınalım. “Bu parayı ben kazandım, bu kadar malı ben kendi çalışmamla elde ettim.” dememiz bize elimizdekini saçıp savurma yetkisi vermez. Çünkü akrabanın, yoksulun, yolda kalmışın bizim malımızda hakkı vardır. Allah israf yapanları “şeytanların kardeşleri” (17;27) olarak nitelemiştir. O halde şeytanla kardeş olma seviyesine düşmek istemiyorsak hiçbir şekilde israf etmemeliyiz.
Allah bizlere: “İnkar edenler, dünyada sadece zevk ve eğlence peşindedirler ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların varacağı yer cehennemdir.”  (47;12) diye sesleniyor. Kafir, bütün enerjisini midesi ve şehveti için harcar. Müslüman ise ölçülü ve dengelidir. Kafir sadece dünya için çalışır, dünya için yaşar. Müslümanın önceliği ise ahirettir.  
Gereğinden fazla yememiz veya yiyecekleri, ekmekleri çöpe atmamız israftır. 
Evimizde, işyerimizde veya başka bir yerde gereğinden fazla su harcamamız israftır.
Dolabımızda gereğinden fazla elbisemiz, ayakkabımız varsa israftır.
Gücümüzü haram olan yerlerde harcamamız israftır.
Malımızı boş yere harcamamız israftır.
Paramızı içki, kumar, uyuşturucu ve zina gibi haram olan işler için harcamamız israftır.
Organlarımızı ve bedenimizi zararlı ve haram olan işlerde kullanmamız israftır. 
Zamanımızı gereğinden fazla kahvehanede, televizyon karşısında veya internette geçirmemiz israftır. 
Becerikli insanları doğru yerde çalıştırmamak israftır.
Allah’ın verdiği nefesi kötü ve çirkin işlerde kullanmamız israftır.
İsraf; haddi aşmaktır, Allah’ın bizim için çizdiği sınırların dışına çıkmaktır. Günümüzde renkli reklamlar, çekici kampanyalar, binlerce seçenek insanları tüketim çılgınlığına sürüklemektedir. 
Hepimiz yediğimiz yemekten, giydiğimiz elbiselere, bindiğimiz arabaya, harcadığımız paraya; hatta aldığımız nefese kadar her şeyden sorumluyuz. Kıyamet günü bunların hepsinin hesabını vereceğiz. Onun için haddimizi aşmadan, israfa kaçmadan, dengeli ve ölçülü bir hayat sürmeye çalışmalıyız.