KİMLER CENNETE GİREMEZ?

Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Bozguncu, cimri ve yaptığı iyiliği başa kakan kimse cennete giremez.”

Bozguncu; fesat ve kargaşa çıkran, bir topluluğu bozan, zulüm ve taşkınlık yapan demektir.

Günlük hayatımızda insanların arasında laf taşıyan kimseler vardır. “Falanca senin hakkında şunları söyledi.” der. Diğerinin yanına gider “Filanca senin hakkında şunları söyledi.” der. Böylece iki insanın arasını bozar. Fesat çıkaranlar; komşuların, arkadaşların, akrabaların arasını bozarlar. Bir kişi hakkında yaptıkları olumsuz, bozucu konuşmalar başka insanların da o kişi hakkında olumsuz düşünmesine neden olur. Bu olumsuz düşünceler önce küskünlüğe sonra kin tutmaya hatta intikam almaya kadar gider. Fesat çıkaranlar hem kendilerini ateşe atarlar hem de başkalarının da ateşe sürüklenmesine neden olurlar. Genellikle fesat çıkarma işi dil ile yapılır:

“Falan akrabanın parası olduğu halde sana para vermedi.”

“Falan arkadaşın seni kıskandığı için çocuğuna senin çocuğunun ismini vermiş.”

“Falan dostun sırf sen zarar edesin diye senin açtığın dükkanın aynısını açmış.”

“Falanca sen hastalandığında seni ziyaret etmedi, şimdi sen de onu ziyaret etme.”

“Falanca senin taziyene gelmedi, sen onun taziyesine niçin gidiyorsun?”

“Falanca sana selam vermedi. Çünkü kendini senden üstün görüyor. Sen de bir daha ona selam verme.”

“Falanca seni hiç aramıyor. Sen onu niçin arayacaksın? Sen enayi misin?”

Bazı bozguncular da güç, makam ve para ile fesat çıkarırlar. Böyleleri ne yapar? Emirleri altında bulunanlara eziyet ederler. İşlerini sürekli zorlaştırırlar. Toplumda zayıf birini gördüklerinde ona zulmederler. Maddi imkanlarını da zulüm ve fesat yolunda kullanırlar. Birileri onları uyardığında kaba kuvvet kullanırlar, ortalığı dağıtırlar.                

Allah bize şöyle sesleniyor: “Allah’ın sana verdikleri ile ahiret yurdunu elde etmeye çalış. Ve dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilikte bulunduğu gibi sen de insanlara iyilikte bulun. Allah, bozguncuları sevmez.” (28;77)

Bozguncu kimse arkadaşına, komşusuna, akrabalarına dolayısıyla topluma zarar verir. Halbuki Allah fesat çıkaran, bozguncu kimseleri sevmediğini söylüyor. Allah bizden elimizdeki imkanlarla dünya ve ahiret için iyilik yapmamızı istiyor.

Cimri; parası olduğu halde harcamayan, türlü sıkıntılar çekerek para biriktiren, para harcamaya eli varmayan kimsedir.

Allah bize şöyle sesleniyor: “İşte sizler Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. İçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.”  (47;38)

Bizim sahibimiz Allah, mülkün sahibi Allah iken biz insanlar gaflete dalıp elimize geçen şeylerin ebediyen bize ait kalacağını zannediyoruz. Oysa yanılıyoruz. Zengin olan sadece Allah’tır, fakir olan ise biz kullarız.

Elimizdeki malı, parayı önce kendimiz için ailemiz için harcamalıyız. Çoluk çocuğumuzdan kısıp cimrilik yapmamalıyız. Sonra insanlar için harcamalıyız. Zekat, sadaka ve infakla başkalarına iyilik yapmalıyız. Çünkü fakirin, yetimin, yolda kalmışın bizim malımızda hakkı vardır.

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Bir insanın kalbinde cimrilik ve iman asla bir arada bulunmaz.”

Müslüman; öldüğünde bütün malının, parasının dünyada kalacağını bilir. Onun için ailesine, akrabasına, fakire, yetime yardımı esirgemez. Tam tersine daha çok cömert olduğunda Allah’ın kendisine daha fazla vereceğinin bilincindedir.

Cömert insan cesur insandır; çünkü cömertlik cesaret ister. Cimri insan korkak insandır; çünkü cimrilik korkaklıktır. Cimri insan, malının azalmasından veya bitmesinden korkar.

İnsanlara ikramda bulunmak, sadaka vermek, iyilik yapmak salih ameller arasında yer alır. İyilik yaparken bazı şeylere dikkat etmek gerekir. Çünkü iyilik nezaket ister. İyilik mütevazi olmayı gerektirir. İyilik sağ elin verdiğini sol elin görmemesini bekler. İyilik samimiyet ister. İyilik hiçbir karşılık beklemez.

Allah bize şöyle sesleniyor: “Mallarını Allah yolunda harcayıp daha sonra verdiklerini başa kakmayanların, kalp kırmayanların, Rab’leri yanında mükafatları vardır. Onlar için hiçbir korku ve üzüntü yoktur.”    (2;262)

 “Yaptığın iyiliği çok görerek başa kakma.”  (74;6)

İyilik niçin yapılır? “Allah için, Allah’ın rızasını kazanmak için yapılır.” diyorsak iyiliği Allah’ın istediği ölçülerde yapmalıyız. İyilik yaptığımız insanları incitmemeliyiz, kalplerini kırmamalıyız, onlara mihnet etmemeliyiz, iyiliğimizi başa kakmamalıyız.

Ey Allah’ım!

Fesat çıkarmaktan, insanların arasını bozmaktan, cimrilikten, malın azalması korkusundan, iyiliklerimizin boşa gitmesinden sana sığınırım.