MÜMİNİN HER İŞİ HAYIRDIR
- 19-11-2021 00:00
Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe(nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için hayır olur.”
Mümin; güven verendir. Müminin olduğu yerde insanlar korkudan uzaktırlar ve kendilerini güvende hissederler.
Mümin tamamen Allah’a teslim olmuştur. Allah’ın emirlerini sağa sola çekmez. Elif gibi dimdiktir. Her zaman ve her yerde “dosdoğru” olur.
Mümin bir nimete kavuştuğunda iki defa şükreder. Allah kendisini mal sahibi yaptığında hem ona mal, mülk verdiği için şükreder hem de malını Allah yolunda sadaka, zekat, infak olarak harcadığı için şükreder. Çünkü nice insanlar vardır ki Allah kendilerine mal vermiştir fakat o malı Allah’ın kendilerine verdiğini unuturlar ve Allah yolunda harcama konusunda cimrilik yaparlar.
Mümin; Allah kendisine eş ve çocuklar verdiğinde iki defa şükreder. Birincisi eş ve çocuk sahibi olduğu için şükreder. İkincisi eşi ve çocuklarıyla birlikte Salihlerle beraber olmayı başarırsa şükreder.
Mümin; Allah kendisine ilim verdiğinde de iki defa şükreder. Hem Allah kendisine ilim verdiği için hem de kendisine verilen ilmi yine Allah yolunda kullandığı için şükreder.
Mümin; Allah kendisine namaz, oruç, hac, zekat, infak, sadaka gibi salih ameller yapmayı nasip ettiğinde yine Allah’a teşekkür eder ve bunların hepsi onun için hayır olur.
Mümin; bir sıkıntıya, darlığa, belaya, musibete uğradığında sabreder ve sabretmesi onun için hayır olur.
Mümin; Allah kendisine rızkı daralttığında rızık korkusu içine girmez. Maddi imkanları daraldığında tedirgin olmaz.
Allah bize şöyle sesleniyor: “…Hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (2;216)
Günlük hayatta hepimizin başına gelmiştir: Sevmediğimiz, rahatsız olduğumuz, bizi üzen bir durumla karşılaştığımızda hemen “Hep beni mi bulacak? Benim günahım neydi? Allah kahretsin!” gibi sözler sarf ediyoruz. Halbuki bizim gözümüzde olumsuz olarak duran bu durum belki de bizim için hayırlıdır. Sevdiğimiz, hoşumuza giden, bizi mutlu eden bir olay da bizim için kötü olabilir. Çünkü bize güzel görünen bu durum belki de bizim için hayırlı değildir. Çünkü sonunda ne olacağını biz cüzi olan aklımızla bilemeyiz; ancak her şeyi bilen Allah bilir.
Allah bize yine şöyle sesleniyor: “Allah sana bir zarar verecek olsa onu O’ndan başka giderebilecek yoktur. Sana iyilik etmek istese O’nun ikramına engel olabilecek de yoktur. Allah ikramını tercih ettiği kullarına verir. O, çok bağışlar ve ikramı boldur.” (10;107)
Nimeti veren Allah, musibeti gönderen Allah olduğuna göre her durumda Allah’a tevekkül etmeli, her şeyin hayırlı olanını dilemeliyiz.
Musibetle karşılaştığımızda pozitif düşünüp sabretmeliyiz; genişliğe kavuştuğumuzda da pozitif düşünüp şükretmeliyiz. Çünkü hem sabır hem de şükür pozitif duygulardır, kişiyi hayırlı olana götürür.
Bugün müminin en büyük hatası belki de dünyayı amaç olarak görmesi; sabır ve şükür nimetlerinden yeterince faydalanamamasıdır. Müminde sabır ve şükrün azalması hayrın da azalmasına neden olmaktadır. Örneğin sürekli gelecek endişesi taşıya bir kimse genişliğe kavuşsa da şükretmeyi unutur ve mutlu olamaz. Çünkü ne kadar kazanırsa kazansın ona yetmeyecek, geleceğini garanti altına almak için daha fazlasını isteyecektir. Burada unutulan bir şey var; o da geleceğin garantisinin olmayışıdır.
Allah bizim için neleri takdir etmişse önümüze onlar çıkacaktır. O halde;
1.Sadece Allah’a güvenip dayanmalıyız.
2.Bir işi yaptığımızda Allah’a tevekkül etmeliyiz.
3.Dünya; hayatımızda amaç değil araç olarak yer almalıdır.
4.Gelecek endişesi yerine ahiret gününde vereceğimiz hesabı düşünmeliyiz.
5.Zorlukta sabretmeyi, genişlikte şükretmeyi bilmeliyiz.
6.Her zaman pozitif olmalı; her işin sonunu Allah’a havale etmeliyiz. Çünkü Allah bilir; ama biz bilmeyiz.
7.İyi olsun kötü olsun yaşadığımız her olayda Allah’a dua etmeliyiz.