USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

BEN ŞİŞKO DEĞİLİM!

BEN ŞİŞKO DEĞİLİM!

Yine derdi aklına gelmişti. Herkes sınıftan çıkarken en son kendisi kalmıştı. Sınıfın en kilolu en tembel öğrencisiydi. Musa öğretmen ailesine kendisinin derste çok dalgın olduğunu bundan dolayı da dersi pek dinlemediğini söylemişti.

Nasıl dalgın olmasın ki!

 Babası Okul servisiyle okula gidip geleceğine ‘’yürü kızım belki kilo verirsin. Hem yürümek senin sağlığın için iyidir’’ demişti. Oflayıp puflayıp okuldan çıktı. O kadar yolu nasıl yürüyecekti şimdi.  Annesinin yaptığı börekleri, kekleri, nefis yemekleri düşündü.

Annesi acaba ne hazırlamıştı?

-Canım annem benim!

Babası onu her azarladığında ‘’Bey Ayşe daha küçük büyüdüğünde kilo verir karışma kızcağıza’’ diyerek onu savunurdu. Benim yüzümden evde yine tartışma başlardı. Bir anda konu benim kilolarımdan annemin kilolarına atlardı. Sinirlenen babam ‘’Yo yo hanım Ayşe’yi de kendin gibi yapmana izin vermeyeceğim o kilo verecek.’’ diyordu. Annem ve ben sinirlendiğimiz için mutfağa gider Mutluluk hormonu salgılattığı için çikolataya sarılırdık. Sonra da gelsin kilolar, gelsin yağlar…

   Şu aralar annemle kiloları epey kafaya taktık. Hırslanıp bu konudaki ilk adımı birlikte hazırladığımız diyet listesiyle başlattık. Beyaz ekmeği kepek ekmeğine dönüştürdük ama farkında olmadan miktarını arttırdık. Yürüyüşlere çıktık ama dönüş yolumuzdaki simitçiden de simit alıp yemeyi ihmal etmedik. Haliyle daha da şiştik.

Geçen gün diyetisyen olan dayım Abdullah bize gelmişlerdi. Hep birlikte oturmuş annemle veremediğimiz kiloları konuşuyorduk. Dayım anneme dönerek konuşuyordu.

-Ablacığım yüzlerce kişiye sağlıklı bir vücuda sahip olması için yardımcı oldum. Diyetisyen ayağınıza gelmiş. Siz illa zayıflamamakla kararlısınız.

-Oğlum ne yapayım sabahtan akşama kadar koşuşturuyorum evde. Sonra yorulduğumda bir kek yapıyorum. Afiyetle kızımla yiyoruz.

Sohbete dâhil olmuştu Ayşe.

-Dayıcıyım babam okul servisini iptal ettirdi. Bende yürüyerek eve geldiğim için yoruluyorum. Sonra dayanamayıp anneme eşlik ediyorum.

-Ablacığım yeğenimi de alıp ofisime gelin. En kısa zamanda siz de sağlıklı bir vücuda sahip olursunuz.

Konu siyaset ve futboldan daha çok yağlarımız konuşuluyordu. Türkiye problemine dönen yağlarımız dayımın söylediği bir formülle tescillendi.

Beden kütle indeksi… Bu formül obezite olup olmadığımızı hemen belli oluyormuş.

Formülü de tam da şöyleymiş;  BKİ( Beden kütle indeksi)=   

Önce boyunu alıp kendisiyle bir güzel çarpıyorsun. Sonra kilonu bulduğun sayıya bölüyorsun.

Dayım odadaki 5 kişiye farkında olmadan ezberletmişti. Hatta hepinizin de ş Aşı racağı aşağıdaki işlemleri ben yaptım.

 

Ağırlık: 58 kilogram

Boy: 1,59 metre

BKİ: = =22,9 kg/m2

Hatta hızımı alamayıp babamın da beden kütle indeksini hesapladım.

Babamın ağırlığı: 70 kilogram

Babamın boyu: 1,75 metre

Babamın BKİ: = =22,86 kg/m2

    O gün tarihi bir anı yaşadık. Herkes çok mutluydu.  Ben ve canım annem hariç! Çünkü benim ve annemin beden kütle indeksini hesaplamıştım. Hesaplamaz olaydım. Beden kütle indeksine göre sonucum 34,3; annemin sonucu ise 35,3 çıkmıştı. İkimiz de Obez idik. Dayımın dediğine göre ben 1.derece obezite, annem ise 2.derece obezite kategorisine giriyormuşuz.  

  • 18,5 kg/m2 ve daha düşük değerler = Zayıf
  • 18,5 ve 24,9 kg/m2 arasındaki değerler = Normal ağırlıkta
  • 25,0 ve 29,9 kg/m2 arasındaki değerler = Kilolu
  • 30,0 ve 34,9 kg/m2 arasındaki değerler = 1. derece obezite
  • 35,0 ve 39,9 kg/m2 arasındaki değerler = 2. derece obezite
  • 40 kg/m2 ve üzerindeki değerler = 3. derece obezite

    O gün karamızı verdik. Dayımın ofisine gidecektik. Hiç vakit kaybetmeden ofisin yolunu tuttuk. Ofise vardığımızda zayıf olan bir hastanın içerde olduğunu gördüğümde sinirlendim. ‘’Bu kadar zayıfsın diyetisyende ne işin var’’ diyesim geldi.  Kızı kıskandım. Bizi içeriye alan dayıma keşke bende şu kız gibi olsam dedim.

-Ayşe’m bu hastam senden daha çok kiloluydu. Benim dediklerimi harfiyen yerine getirdi. Ve altı ayda bu fiziğe ulaştı.

-Gerçekten mi! ben de böyle zayıflayabilir miyim dayı?

-tabii ki verebilirsin Ayşe’m. Yeter ki benim dediklerimi yap.

 Dayım bize bir dizi testler yaptı. Boyumuz, kilomuz, yağ oranımız, olmayan kas oranımız, daha neler neleri ölçtü. Okul hayatım boyunca bu kadar sayıyı bir arada görmemiştim. Bazı tablolarda yüzdelerBazı tablolarda ondalık sayılarBazı tablolarda ise negatif tam sayılar

   Elimize tutuşturulan diyet ve egzersiz listesiyle evin yolunu tuttuk. Ben kendime ilk iş olarak bir not defteri aldım. Sonra da internetten yiyeceklerin kalori listesini gösteren bir liste çıkardım.

Bir de hangi aktiviteyle kaç kalori yakıldığını da araştırdım. Kendimi kontrol etmek için yediklerimin kalorilerini hesaplayıp dengelemek için neler yapabileceğime karar verdim.

    Araştırma sonuçlarım hiç de iç açıcı değildi. Yediklerimizi eritebilmek için yapmamız gerekenleri görseniz yerinizde çakılı kalırsınız.

En sevdiğim yiyeceklerden birkaç tane örnek vereyim de kendiniz görün.

Yiyecekler

Kalori

Aktiviteler

Kalori

Bir paket sütlü çikolata (40 gr)

215

Yarım saat koşu

390 - 440

Makarna

350

Bir saat Yüzme

490 - 590

Kadayıf

207

Bir saat aerobik

340 - 390

Patatesli poğaça

235

Bir saat bisiklet

590 - 640

Bir kutu gazlı içecek

110

Bir saat yürüyüş

290 - 340

Bir armut

52

Yarım saat basket atma

180 - 190

     

En sevdiğim yiyecek ve içeceklerin neden bu kadar kaloriliye denk geldiğini anlayamadım. Bu tabloya göre bir porsiyon kadayıf ile bir kutu kola içsem, kadayıf 207 kalori, kola da 110 topladık mı ikisini… Ne yapar 317 kalori. Yani işin yoksa git bir saat yürü.

    Kadayıfı yiyip kolayı içmem üç dakika sürerken, kalorisini eritmek ise bir saat yürümeye denk geliyor… Sizde biliyorsunuz zaten babam okuldan eve, evden okula beni yürütüyor bunun üstüne bir saat yürüyeceğime artık dayımın dediğini yapmaya başlayacağım.

Dayım okul harçlığımı kesti. Okuldaki yiyeceklerin yerine hazırlamış olduğu haftalık beslenme çantası menüsüne göre beslenecekmişim. Herkes okul kantininden bol tereyağlı kaşarlı tostlar, hamburgerler ve en sevdiğim nadılı gömerken ben ise dayımın programına göre beslenecekmişim. Ah ah dayım!

Benle annem birbirimize söz vererek bu defa son şansımızmış gibi dayımın dediklerini harfiyen yapmaya başladık. Markete giderken almamız gerekenlerin yanına birkaç atıştırmalık alma dönemi bitmişti. Alışveriş yapmayı çok seven ben artık markete bile gitmeyi istemiyordum.

Programın ilk günü çok zorlandık. Okuldan sonraki 40 dakikalık evimizin önündeki parkta yapmış olduğumuz tempolu yürüyüş, akşam erkenden salonda düşüp uyumamıza sebep oldu. Programın ikinci günü annem beni zorla yataktan çıkardı. Her yerim ağrıyordu. Neymiş ilk defa Spor yaptığımdan dolayıymış.

Benle annem yediklerimize dikkat ediyor hem de her gün sporumuzu aksatmadan her gün yapıyorduk. Bir hafta bu şekilde çok zor geçti. Kontroller için dayımın ofisinin yolunu tuttuk. Çok heyecanlıydık ikimizde. İlk defa bu kadar uzun süreli bir diyeti uyguladığımız için sonuçlarımızı çok merak ediyorduk.

- Anne sence ben 4 kilo vermiş miyim?

-Vermişsindir kızım.

-İnş Allah anne ya.

- Düşünsene bir hafta da 4 kilo verirsen bir ayda 12 kilo vermiş olursun. Çok iyi değil mi kızım.

-Anne yanlış hesapladın. Bir ayda 4 hafta var. Her hafta 4 kilo verirsem 16 kilo ediyor.

-Kızım daha iyi ya.

-Evet, anne gerçekten çok iyi olur. Tabii verebilirsem anne!

- Bakıyorum da zorda kaldığında matematiği yapabiliyorsun!

-Ben de kendime şaştım kaldım anne. İlk defa matematiği sevmeye başladım.

-Geçenlerde baban, Musa öğretmeninle görüşmüş. O da matematiğinde gelişme olduğunu söylemiş kızım.

   Matematik konusunda başarılı olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Matematik gereksiz hiçbir yerde işe yaramayan bir ders olduğunu düşünmüştüm hep. Diyete başladığımdan beri bu düşüncem değişmeye başladı.

Dayımın ofisine vardığımız için annemle sohbetim yarıda kaldı. Dayım birçok test yaptı yine. Bu defa yüzü gülüyordu.

-Abla sen toplam 5 kilo vermişsin. İlk hafta için gayet iyi.

-Dayı ya ben. Ben de kilo vermiş miyim?

-Yeğenim sen de toplam 3 kilo vermişsin.

-Dayı annemle ben beraber sporumuzu yaptık. Hem de okula yürüyerek gittim. Niye ben daha az kilo vermişim ki.

-Yeğenim annenle senin bazal metabolizma hızınız farklı bunun için farklı şekilde kilo vermişsiniz.

-Hiçbir şey anlayamadım dayı bazal metabolizma hızı ne ki

-Yeğenim kısacası Bazal metabolizma hızı, kişinin vücudunun temel yaşamsal fonksiyonları yerine getirmek için ihtiyaç duyduğu minimum kalori miktarına karşılık gelir ve kişiden kişiye farklılık gösterir. İşte ikinizin kilo farkının sebeplerinden biri bu.

Yine pek bir şey anlamasam da anlamış gibi yaptım. Dayım bu ismini bile zor söylediğim bazal metabolizma hızının bir formülü olduğunu söyledi. Formül mü? Yine matematik mi?

Eve geldiğimde merak ettiğim bu formülü araştırdım. Formülü gördüğümde okuldaki matematik derslerine şükrettim.

Erkek İçin:   66 + (13.75 x kilogram olarak ağırlık) + (5 x santimetre olarak boy) – (6.8 x yaş)

  kadın İçin:  655 + (9.6 x kilogram olarak ağırlık) + (1.7 x santimetre olarak boy) – (4.7 x yaş)

Formülü ilk gördüğümde sizin düşündüğünüz gibi bana da çok karmaşık geldi. Konuyla ilgili birkaç video izledikten sonra kendi bazal metabolizma hızımı hesaplayabildim. Ben de şaşkınım sizin gibi.

Son birkaç haftadır yaptığım hesaplamalar sayesinde epey de kilo verdim. Kilolarımdan dolayı nefes almakta bile zorlanıyorken şimdi artık tempolu yürüyüşler bile yapabiliyordum.

Günler haftalara haftalar aylara dönüşmüştü.  Kilolarımdaki belirgin değişiklik hayatımın da değişmesine sebep olmuştu.  Her şeyi programlı yapıyordum. Sporumu aksatmadan her gün derslerime çalıştığım için notlarım da yükseliyordu.  

Dün teneffüsten sonra Musa öğretmen beni yanına çağırdı.

-Ayşe nasılsın?

-Teşekkür ederim öğretmenim.

-Sen nasıl bu kadar kilo verdin var mı bir formülü?

-Olmaz mı öğretmenim.

Gülerek, dayımdan öğrenmiş olduğum ve matematiğe karşı beni merakımı cezbeden formülleri sıraladım.

-Vücut kitle indeksi, bazal metabolizma hızı formülü…

-Hayretim daha da arttı doğrusu. Hem kilo verdin hem de bu formülleri ezberlemişsin. Bunları nasıl başardığını anlatır mısın?

-anlatayım öğretmenim.

-Kilo vermem Abdullah dayımın benim için hazırlamış olduğu programa uyarak oldu. Matematiğe merakımın başlaması ve bu formülleri öğrenmem ise her attığım adımda önüme matematiğin çıkmasından dolayı. Anladım ki meğer hayatımız matematiğin elindeymiş. Matematik de bizim elimizde. Bu sayede kilolarımdaki düşüş notlarımdaki Artış a sebep oldu öğretmenim.

-Farkında olmadan son cümlende bile matematik var.

-Nasıl öğretmenim?

- Birbirine bağlı iki çokluktan biri artarken diğeri aynı oranda azalıyor ise veya biri azalırken diğeri aynı oranda artıyor ise bu tür çokluklara “ters orantılıdır” deriz. Kilon azalırken notların artmış. İşte kilon ve notların ters orantılı Ayşe.

-Öğretmenim işte tam bundan dolayı matematiğe merakım arttı her yerde karşıma çıkıyor.

-Haklısın Ayşe matematik her yerde karşımıza çıkar çünkü matematik hayatın kendisidir. Matematik bir ozanın sazında notadır.  Matematik bir şairin dizelerinde kelimedir, cümledir. Matematik bir mühendisin çizdiği plandır, haritadır. Matematik bir bakkalcının deftere yazdığı hesaptır. Matematik bir diyetisyenin hesapladığı vücut kitle indeksidir. Matematik hayatımızdan eksilen her gün için yırttığımız takvim yaprağıdır, kısaca matematik hayatın ta kendisidir.

Teneffüs bitmiş. Öğrenci zili çalmıştı. Musa öğretmen beni tebrik etmişti. Mutluluktan uçuyordum. Çünkü Ben eski ben değildim artık.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ