<div>Nerede yaşayıp nerede vefat ettiğiyle ilgili fazla malumata sahip olmadığımız Behlül’ü, daha çok düşündürücü ve güldürücü hikayeleriyle tanıyoruz. Behlül: Allah aşkından deli divane olmuş kişilere verilen bir lakaptır. Dana: Bilgin, alim, bilen demektir.</div> <div>Düşündürücü ve güldürücü birkaç hikaye...</div> <div><strong>Her koyun kendi bacağından asılır.</strong></div> <div>Bir gün halka, doğru yolu göstermek için söylediği sözlerden rahatsız olanlar, Harun Reşit’e gidip: sultanım, bizim yaptıklarımızın ona ne zararı var? Bizi kendi halimize bıraksın. Sonra her koyun kendi bacağından asılır gibi sözlerle şikâyet ettiler. Bunun üzerine Harun Reşit, Behlül Dana’yı çağırtıp, halkın istediğini bildirdi. Behlül Dana hiç sesini çıkarmadan sarayı terk etti. Birkaç koyun alıp kesti, bacaklarından mahallenin köşe başlarına astı. Bunu gören halk gülerek, deliden başka ne beklenir, yaptığı işler hep böyle zaten diyorlardı. Aradan günler geçtikçe, asılan hayvanlar kokuyor, bundan ise bütün mahalle zarar görüyordu. Kokudan durulmaz hale gelince, aynı kişiler Harun Reşit’e gidip, durumu anlattılar. Behlül Dana’yı çağırtıp, sorduğunda: “Bir kötünün herkese zararı olduğunu herhalde anladılar. Ben bir şey yapmadım her koyun kendi bacağından asıldığını onlara gösterdim. Diye cevap verdi.</div> <div><strong>Kalem mi, kazma mı?</strong></div> <div>Behlül Dana, kadı’nın yanında otururken kadı’nın kalemi yere düşer. Bunun üzerine Behlül kadıya seslenir:</div> <div>“Kadı Efendi kazmanız düştü!”</div> <div>Kadı güler ve Behlül’e:</div> <div>“Gerçekten de sen deliymişsin be Behlül! Kazma ile kalemi tanımıyorsun. “</div> <div>Behlül: “Sen verdiğin kararlarla vatandaşın evini başına yıkıyorsun ve o aletle de imzalıyorsun. Şimdi sen söyle bakalım! O düşen, kalem mi, kazma mı?</div> <div><strong>Mezar taşına ayet</strong></div> <div>Zengin bir adam ölmeden önce kendine ihtişamlı bir mezar yaptırır. Mezar taşına da uygun bir ayet yazdırmak ister. Bunun için de Behlül Dana’ya sorar: “Ey Behlül uygun bir ayet söyler misin? Onu mezar taşıma yazdırayım”</div> <div>Behlül biraz düşündükten sonra adama cevap verir:</div> <div>“işte bu size vaat edilen cehennemdir. (Yasin 63) Ayetini yazman münasip olur “ der.</div> <div><strong>Kaç sütun var?</strong></div> <div>Bir adam kadıya başvurarak: “Filan adam benim hurma bahçeme el koyarak zorla elimden aldı ve bahçemin kendisine ait olduğunu söylüyor “der.</div> <div>Kadı: “Bahçenin sana ait olduğuna dair şahitlerin var mı? Varsa şahitlerini çağır. “deyince adam gider şahitleriyle beraber tekrar kadı’nın huzuruna gelir.</div> <div>Kadı şahitlere sorar: “Bu adamın, benim dediği ve bir adamın sahip çıktığı bu hurma bahçesi kimindir?</div> <div>Adamlar: “Bu Kişinindir adam doğru söylüyor biz buna şahidiz. “</div> <div>Kadı: “peki siz bu bahçede kaç hurma ağacı bulunduğunu bana söyler misiniz? Diye sorunca şahitler cevap veremezler. Bunun üzerine Kadı davayı reddeder.</div> <div>Bahçe sahibi çaresizlik içinde Behlül Dana’ya müracaat ederek buna bir çare bulmasını ister.</div> <div>Behlül Kadı’nın yanına gider ve ona sorar:</div> <div>“Kadı Efendi! Sen kaç yıldır bu binada kadılık yapıyorsun?</div> <div>Kadı: “otuz yıl oldu”</div> <div>Behlül: “Bana söyler misin, otuz yıldır kadılık yaptığın bu binada kaç sütun var?</div> <div>Kadı: “kaç sütun olduğunu saymadım ki bileyim. “</div> <div>Behlül: “o halde neden bu adamın şahitlerine bahçede kaç hurma ağacı bulunduğunu soruyorsun. Bilmeyince de şahitliklerini kabul etmiyor ve adamın aleyhinde karar veriyorsun?</div> <div>Kadı: “Doğru söylüyorsun. “Der ve şahitliklerini kabul ederek adamın lehinde karar verir.</div> <div>Devamı bir hafta sonra ki yazımızda...</div>