USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

DÜNYAYA VERDİĞİMİZ DEĞER

Peygamberimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Ahiretin yanında dünyanın konumu ancak birinizin şu işaret parmağını denize daldırması gibidir, parmağının ne kadar su ile döneceğine bir baksın.”
Dünya kelime olarak “yakın hayat, yakın yer” anlamına gelir. Dünya; içinde yaşadığımız ve bize yakın olan hayattır. Dünya “dün”de kalandır, geçmiş olandır; devri, zamanı geçendir.
Rabb’imiz Kuran’da bize seslenirken dünya hayatı ile ahiret hayatını birlikte anlatır. Bir ayetinde şöyle sesleniyor: “Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, eğlence, gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlatta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çer çöp haline gelmiştir. Ahirette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir.”  (57;20)
Dünya, aldatır; insan ise aldanır. Dünya hayatı bir oyun, eğlence gibi başlar ve biter. İnsan, dünyada zamanının nasıl geçtiğini anlayamaz. Sürekli kendini öven, başkalarının kendisini övmesinden hoşlanan insan için dünya bir övgü yeridir. Bütün zamanını “övünme” ve “övülme” arasında geçirir. 
Peygamberimiz: “Dünya ile benim misalim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir.” buyuruyor. 
Dünyada geçirdiğimiz zaman bir ağacın altında dinlendiğimiz kadarsa bu kadar mal biriktirme yarışı neden? Çünkü mal biriktirdikçe biriktiriyoruz; biriktirdikçe de cimrileşiyoruz. 
Peygamberimiz “Uhut dağı kadar altınım olsa üç günden fazla saklamazdım.” demiştir. Kendisi mal biriktirmemiş; sürekli sadaka, zekat, infak olarak Allah yolunda harcamıştır. 
Hz. Ali dünyayı iki kumaya benzetir. Birini memnun edersin, diğeri küser; çünkü iki tarafı da memnun etmek çok zordur. Dünya doğu ve batı gibidir. Doğuyu ve batıyı nasıl ki birleştirmek zorsa sadece dünya için çalışıp onun üzerinden tatmin olmayı beklemek de o kadar zordur.  
İslam, denge dinidir. Dünya ve ahiret birbirlerini tamamlarlar. Onları birbirinden bağımsız düşünmek bizi yanılgıya düşürür. Dünya ve ahiret dengesini Allah’ın istediği şekilde kurmak; Peygamberin yaşadığı şekilde yaşamaya çalışmak gerekir.
Kuran “vasat ümmet” olmamızı öğütler. Vasat; ifrat ve tefrite kaçmayan, orta yolu bulan demektir. Vasat ümmet; dünya ve ahiret dengesini ayarlayabilen ümmettir. Ne cimriliği ne de savurganlığı tercih eder, orta yo olan cömertliği seçer.
Peygamberimiz insanları üç gruba ayırır: Birincisi sadece dünya için çalışanlar, ikincisi dünyadan el etek çekip sadece ahirete yönelenler, üçüncüsü hem dünya için hem de ahiret için çalışanlar. Peygamberimiz üçüncü grubun daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. 
Mevlana; dünyayı denize insanı da gemiye benzetir. Geminin yükü az ise denizde rahatça yüzer. Geminin yükü artarsa gemi önce ilerlemekte zorlanır, sonra da batar. İnsan da az mal sahibi ise, dünya malına kendini kaptırmazsa yolunda rahatça ilerler. Fakat sürekli mal biriktirirse, sadece mal sevgisiyle yaşarsa, malından başka insanlara hayır olarak vermezse yükünü ağırlaştıran gemi gibi dünya denizinde batar. 
Dünya ahiretin tarlasıdır. Ahiretin yolu dünyadan geçer. Dünyasına doğru yön verebilen insan hem dünyayı hem de ahireti kazanır.
Allah bize şöyle sesleniyor: “…Ama insanlardan öyleleri vardır ki ‘Ey Rabb’imiz bize bu dünyada ver.’ diye dua ederler. Böyle bir kimsenin ahiretten hiç nasibi yoktur. İnsanlardan öyleleri de vardır ki ‘Ey Rabb’imiz bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.” derler. (2;200,201)
Biz sadece dünyayı istersek Allah bize dünya nimetlerini verir. Hem dünyayı hem de ahireti istersek Allah bizi her iki taraftan da nasiplendirecektir. Dünya fani ahiret ise bakidir. Dünya “bugün”dür, ahiret “yarın”dır. Bugün yirmi dört saattir, yarın ise sonsuzdur.
Rabb’imiz bize dünyada iyilik ver.
Rabb’imiz bize ahirette iyilik ver.
Rabb’imiz bizi cehennem ateşinden koru.
Bizi cehennem azabından uzak tut.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ