<div>Ramazan ay’ı on iki ayın sultanı olarak kabul gören kutsal bir aydır.</div> <div>Ramazan ayında öyle bir aydır ki, Ramazan ayının başlaması ile her keste genel bir sükunet olur, var olan iyi niyete bir kat daha iyi niyet eklenir, konuşmalara davranışlara bir kat daha dikkat edilir, temizliğe daha ayrıca bir önem verilir. İnsan yaşantısındaki ruhunun maneviyatı ve kutsallık bir kat daha artar</div> <div>Eskiden, teknolojik gelişmeler yokken, takvimler çok sık kullanılmadan önce Ramazan ayının Başlangıcı Kutsal üç aylardan olan Recep ve sonrasında Şaban ayanın bitmesi ile birlikte, Ramazan ayının hangi gün başlayacağı, Ay’ın ilk hilal halinin, yani çok ince bir çizgi gibi görünen şekli gök yüzünde belirmesi ile birlikte Ramazan ayının başlangıcı olarak kabul edilir ve oruç’un ilk günü bu şekilde tespit edilirdi.</div> <div><strong>ESKİ RAMAZANLARDA ALIŞ VERİŞ NASIL YAPILIRIDI</strong></div> <div>Eski dönemlerde bu günkü gibi teknoloji ve haberleşmenin gelişmemiş olması nedeni ile Ay’ın ilk hilal halini her köy, kasaba kendisi takip ederdi, hatta bazen öyle olurdu ki bazı köy yada kasabalar Ramazanın ilk gününü, Ay’ın çok ince çizgi şeklindeki hilali gök yüzünde görmedikleri için bir gün geriden takip edebilme durumu ortaya çıkabiliyordu.</div> <div>Hilalin ilk halini takip eden kişide genelde halk arasında iyi bilinen alimlerdi, yada o bölgede köyde kasabada vs..çok emin güvenli kişiler tarafından takip edilir, yada bölgede çok bilindik falanca alim Ramazan ayının ilk gününün falanca gün olacağını belirtti diye ahaliye ilan edilirdi.</div> <div>Eskiden Ramazan ayı başlamadan önce Ramazan ayının hazırlığına 5-10 gün öncesinde başlanır, Ramazan ayında iftar ve akşam yemekleri için temel ihtiyaç olan Yağ, pirinç, tahin, çay, şeker un gibi ürünler alınırdır.</div> <div>Ramazan erzakları alınacak’sa uzun bir liste hazırlanır, erzaklar tek tek alınır ve genlikle Ramazan ayında sonrasına ödenmek üzere veresiye yazılırdı.</div> <div> O dönemlerde bu günkü gibi market ve Kredi kartları yoktu, birde Ramazan aynın gelmesi ile geneli itibarı ile dükkan- bakkal ve toptancılar tarafında, alınacak erzakların gerçekten ihtiyaç ve bir hak olarak görülürdü, vatandaşın Ramazan ayının hatırı için erzak alınması veresiye vermeyi daha fazla kabul görürdü.</div> <div>Bu temel ürünler genellikle toptan alınır, Ramazan ayına girmeden mümkün olduğunca eksiklik bırakılmazdı. Çünkü bu günkü kadar Marketler ağı geniş ve yayılmış değildi, her kesin alış veriş yaptığı , Dükkan, Bakkal yada toptancı belliydi, Vatandaş bu günkü gibi istediği saatte ve zamanda bakkala-dükkana gidip hemen eksik olan gıdayı alma şansına sahip değildi. Bu anlattıklarım 30-40 yıl önceki Ramazanlar içindi. Ondan daha önceki ramazanlarda ise dedelerimizden dinlediğimiz kadarı ile onların Bakkal ve Dükkânlarda alma şansları da daha azdı. Çünkü 60-70 yıl geriye gidildiğinde, insanlar gıdalarının teminini kendi ürettikleri ile sınırlı bir şekilde sağlayabiliyorlardı.</div> <div>Eski ve yeni Ramazanlarda değişmeyen tek şey beklide çocukların yine bu günkü kadar heyecanlı olarak Ramazanı karşılamalarıdır. Ramazanı sahura kalkmayı, öğlene kadar tekne orucu tutmayı ve sabırsızlık ile bekledikleri iftarı eski hali ile nerde ise aynen duruyor. Buda Ramazanın her evdeki bir başka güzelliğini oluşturuyor.</div> <div><strong>ESKİ RAMAZAN AYINDA YEMEKLER</strong></div> <div>O dönemdeler gıdaların tamamı ev yapımıydı, örneğin o dönemin, kendi imkanları ile hazırladıkları, tandır ekmeği, kavurmalar, tereyağları, kuruyemişler, kurutulmuş meyve ve sebze ürünleri, peynirleri, bulgur, mercimek gibi gıdaları stok edip gıdalarını buradan karşılarlardı. Ama bu günkü gibi zam dertleri de hiç olmazdı.</div> <div>Her zaman Ramazanda yemekler muhakak çeşit olarak fakiri -yoksulu yada zengini ile sofralarında çeşit artardı. Ancak bu günkü kadar çeşit ve bolluk yoktu. Hele fakir ailelerde Ramazan öncesi olan tek çeşit yemekler, Ramazan ayında en çok iki çeşit yemek olurdu, çok ender durumlarda üç çeşit olurdu.</div> <div>Günümüzde ise Ramazan ayında donatılan sofralarda meşrubatı, salatası ve yemekten sonraki aperatifler hariç en az beş çeşit yemek hazırlanır.</div> <div>Eski ramazanlarda Bu günkü gibi değil çeşit çeşit meşrubatlara, içmek için soğuk suya kavuşmak soğuk su bulmak bile zahmetliydi.</div> <div>Anlatımlara göre İnsanların en lüks içeceği belki de soğuk bir suyun içerisinde erittikleri şekeri ile yaptıkları ve şerbet dedikleri içeceği içmekti. Şayet şerbet içeceği iftar sofrasında varsa o iftar sofrası lüks sayılırdı.</div> <div>O zamanlarda gıda olarak ete ulaşmak zordu, belli başlı aileler etli yemekler pişirme imkanına sahiptiler, kırmızı et yada piliç tarzı etler ulaşmak kalay değildi ve lüks sayılırdı. Et yiyenler genelde evde beslenen hayvanların kesilmesi ile ancak elde edilebiliyordu, bu günkü gibi marketlere de raflarda istediğini alma lüksü ve imkanı yoktu. Ancak en yoksul ailede bile Ramazan ayının bir gününde mutlaka ramazanın bereketidir diye et yenirdi.</div> <div>Teknolojinin-Tekniğin gelişmesi gıdaya ulaşmanın daha kolay olduğu bu zamanda insanlar eski Ramazanlara göre, artık daha rahat bir Ramazan geçiriyor.</div> <div>Eskiden İnsanlar Ramazan ayında oruçlu bile olsalar geneli itibarı ( emekçiler halen genellikle öyle) zorlu işlerinde, tarlasında, bağında- bahçesinde, inşaatta çalışmak zorundaydılar.</div> <div>O kadar çalışır ve zorlanırlardı ki iftarı çok zor getirirlerdi.Oruçlu halleri ile daha az etkilenmek için günü bölerlerdi.Sahurdan hemen sonra uyumadan çalışmaya giderler saat 9-10 gibi eve gelir dinlenirlerdi.</div> <div>Bu gün olduğu gibi öğlen saatlerine kadar uyuma fırsatı geçmiyordu ellerine.</div> <div>Eski ramazanlarda bu günkü gibi teknolojik uğraşlar olan cep telefonu, televizyon , bilgisayar vs.. araçlar yoktu, bunların yerine özelikle iftar saatlerine yakın ikindi namazında sonra koyu sohbetler başlardı, sohbetlerin çoğunluğu, dini sohbetler ve devala insanların açlık iç güdüsü nedeni ile yemek çeşitlerinden ve yemek çeşitlerinin güzelliğinden oluşan derin sohbetler yapılırdı. Bu aynı zamandıa toplumda sosyolojik bir gelişmeyide beraberinde getirirdi. Çünkü burda dini bilgi alışverişi, bazende kültürel ve edebi sohbetler gelişirdi</div> <div>Günümüz Ramazanlarında özelikle 30 yaş altı insanımızın çoğu yiyeceklerin, yemeklerin nerden geldiğini bile bilmiyorlar, anne ve babaları tarafında kendilerine eski Ramazanların nasıl olduğunu anlatılanlar kısmen belki bilirler, dolayısı ile yukarıda anlatılanlar dan çoğunun bilgisi yoktur. </div> <div>Ama her şeye rağmen eskiden geleneksel olarak gelen dini duyguların maneviyatın her zaman en az bir kat daha artığı, Saygı ve sevginin, anne babaya olan saygının bir kat daha arttığı, Ramazan ayının geleneklerinin çoğunu halen devam ettirmek, yoksula, sahip çıkan Ramazanın kutsallığını önemseyen insanlarımın çoğunlukta olması sevindiricidir.</div>