USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ALIŞ VERİŞ ÇILGINLIĞI VE GELİR ADALETSİZLİĞİ

ALIŞ VERİŞ ÇILGINLIĞI VE GELİR ADALETSİZLİĞİ

Şimdi konuyu bilmesem, daha önce değerlendirmelerde bulunmasam çok farklı yorumlar yapacak ve Batman’da fakir olmadığında ısrar edecektim! Özellikle bu Ramazan Ayı nda Batman piyasasında yaşanan hareketlilik bölgemizin hiçbir şehrinde yaşanmamaktadır. Sabah başlayan alış veriş çılgınlığı öğleden sonra tavan yapıyor ve herkes bir yerlere saldırarak aklınıza gelen her şeyi alıyor.

Diyeceksiniz ki; “nüfusunun yarısı yani yaklaşık 250 bin kişinin yeşil kartla yaşamını sürdürdüğü Batmanda bu insanlar parayı nereden bulup harcıyor?”

Evet, bu soru sıklıkla sorulan bir sorudur ve herkes de bunun cevabını bekliyor. İftardan 2-3 saat önce Batman’daki tanınmış onlarca lokantayı arayıp rezervasyon yapmak istediğinizi söyleyin, hepiniz “maalesef boş yerimiz yok” cevabını alacaksınız. Gerçekten de yer yok ve öylesine giderseniz ayakta kalıp aç kalacaksınız.

Kahvehane ve özellikle cafeler tıklım tıklım. Bilinen kaliteli Tatlı cı dükkanlarında kuyruklar oluşuyor. Zincir marketler ile yerel marketlerimizde el arabasıyla doğru dürüst hareket edemiyorsunuz. Peki bu kadar fakirin olduğu bu şehirde bu alış verişleri yapıp hesapsız harcama yapanlar kimlerdir?

Bu soruyu bir ekonomiste sormuştum. O kişi, Batman’ın yüzde 40’nın geçim sıkıntısı içinde olduğunu söylüyor ve verileriyle bunu kanıtlıyordu. Yüzde 20’si ise asgari ücretle çalışıp aldığı 26.005 lira ile hesabını iyi yapıp normal bir Hayat sürüyor. Bu kesimin öyle haftada, onbeş günde bir lokantaya gidip Yemek yiyecek halleri yok. Onların en büyük mutluluğu Ramazan iftarından sonra çocuklarını alıp Turgut Özal bulvarında gezdirmek ve onlara elma şekeri ile pamuklu şeker almak.

Geri kalan % 40’lık kesim ise inanılmaz paralara sahipler ve hiçbir hesap yapmadan her şeyi satın alabilmektedirler. Bunları sıklıkla lüks lokantalarda, cafelerde, pastanelerde, mağazalarda, marketlerde görebilirsiniz. İşte bu kesim Batman’daki dengeleri alt-üst etmekte ve görenler tüm Batmanlıların aynı şartlarda yaşadıklarını zannetmektedirler.

Evet, hesabımızdaki % 40’lık kesim hiçbir şekilde hesap yapmaz ve sadece yiyecek-içecek konusunda değil, giyim- Kuş amda, araç larda da farklılıklarını göstermektedirler. İnanın Batman’da dönen para çevremizdeki hiçbir ilde yoktur. Kimbilir, bu insanlarımız belki de “yaşıyorsam ve param varsa elbette harcayacağım” fikrinden hareket ederek har vurup harman savuruyorlar.

Mutlaka sizler de benim yazdıklarımı görmüş ve yaşamışsınızdır. Alışveriş çılgınlığının yapıldığı Batmanda doğal olarak herkes “bu paralar nereden geliyor” sorusunu sormaktadırlar. Evet, piyasa hareketli ama, herkes cebindeki paraya göre hareket ediyor. Örneğin Alo Tevşo pazarında bir bağ yeşil soğan ile bir bağ tere alıp bulguruna katık yapan da var, bildiğimiz marka firmaları arayıp binlerce liralık hamburger, pizza ve benzeri yiyecekleri sipariş eden da var.

Onun için Batman ekonomisi gerçekten çok farklıdır. Yukarıda belirttiğim gibi 250 bin yeşil kartlının bulunduğu Batman’da, asgari ücretlileri de ilave edersek bu rakam 350 bine çıkar ve 550 bin nüfustan geriye 200 bin kişi kalır ki; işte kastettiklerimiz bunlar oluyor.

Yani paranın hesabını yapmayan, dilediğini Alan , iftar yemeklerini genelde dışarıda yiyeni, sonrasında da arkadaşlarıyla cafelere takılıp gece yarılarına kadar oturan kesimi de unutmamak gerekir. Şehrimizdeki ekonomik hareketin canlılığını anladınız herhalde.

Aslında bu canlılığın yarısını yapan zenginler ve asgari ücretlilerdir. Geriye kalan nüfusun yarısı ile, ancak bulabildikleriyle yaşamlarını sürdürebilmektedirler. “Bir kalp , Bin Umut Derneği” olarak yoksul mahallelerde yaşayan insanlara ulaştırdığımız yardım kolilerinin o insanları nasıl mutlu ettiklerini biz anlarız. Geçmişte ziyaret ettiğimiz 11 kişilik bir Aile sofraya oturmuş ve bir tepsiye dökülen makarnayı yemeğe başlamışlardı. Aile fertlerinden bir çocuğun sofradaki ekmek parçasını alıp gizlice tişörtünün içine koyduğunu farkedince daha sonra onu köşeye alıp “neden ekmeği tişörtünün içine koydun” diye sorduğumda “amca yemek az olduğu için doymuyorum, onun için ekmeği sakladım, biraz sonra dışarı çıkıp onu yiyeceğim” sözü aradan yıllar geçmesine rağmen hafızamdan silinmedi.

Çelişkili ve Gelir açısından çok farklı bir şehirdeyiz. Herkes dilediğini, yemek istediğini yemekte serbesttir ama, lütfen ara sıra, bu şehirde yoksul, yardıma muhtaç insanların olduğunu da unutmayın.

Hoşça kalınız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ